Epey olmuş yazmayalı, yoğun bir dönemden geçtik. Nihayet yarıyıl tatiline çıkabildik, ben de derin bir nefes alabildim. Sevdiğim arkadaşlarımla Gülhane'de bir buluşma yaptık, pek güzel oldu. Aylardır çok sevdiğim tarihi yarımadayı ziyaret edememiştim, oysa ki İstanbul'da en sevdiğim yerlerden biridir. Pandemiden önce sürekli gider, Cağaloğlu'ndaki yayıncıları tek tek dolaşır ve bir çanta dolusu kitapla geri dönerdim. Bu sefer de öyle yaptık, yine bir sürü kitap ile döndüm eve.
Arkadaşlarımla bir klasik eserler kulübü kurduk. Hem yazıldığı dönemin tarihini tartışacak hem de metinler üzerine sohbet edeceğiz. Her ay bir eser, ay sonu ise tartışma buluşması. Pek keyifli olacağa benziyor.
Bu aralar yoğun bir şekilde tarih okuyorum fakat hiçbir şekilde edebiyattan vazgeçemiyorum. Önümüzdeki süreçte İngilizce edebiyat metinlerine başlamayı planlıyorum. Kendime minik bir seçki yaptım. Bununla paralel olarak, yıllar önce çok severek izlediğim Downton Abbey isimli diziye tekrar başladım. Yeni şeyleri kabullenmekte yaşadığım zorluk burada da belli ediyor kendini sanırım. Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde bahsettiği eşyanın karakteri, bende de eşya üzerinde bir bağlılık oluşturuyor. 'Yeni' tutkum olmadığı için, var olan şeylere geri dönüp duruyorum. İngilizce edebiyatta ise ilk durağım, E. M. Forster'ın "Maurice" isimli eseri olacak.
Tatilin üç hafta olması beni çok memnun etti, bazı planlar yaptım fakat bu hafta sürekli yağmur yağdı. Bu sebeple pek bir yere gidemiyorum. Yağmurlar dindiği gibi mini turlarıma başlayacağım. Bir de Kuzguncuk'u ve Belçika çikolatalı kurabiyesini çok özledim. Sanırım ilk durağım orası olacak sonra yine tarihi yarımada. Tatil insana ne kadar iyi geliyor öyle değil mi? Özellikle tatil vakitlerinde okumaya yeterince zaman ayırabildiğim için kendimi iyi hissediyorum. Çalışırken haftada bir kitabı bitirmem bile çok zor oluyor. Keşke düzen bizi bu kadar büyük bir boyunduruk altında bırakmasa, keşke yaşamak için para denen şeye mecbur olmasak. Sanırım o zaman içimdeki bu var oluş sancısı da bir nebze olsun hafiflerdi.
5 yorum:
Sizi okumak ne güzel :) İyi tatiller dilerim.
Sizin aksinize bense 2 aydır çalışamıyorum, okullar açılana dek sanırım 1 ay daha da çalışamayacağım. Burada online eğitim olmadığı için, pazartesileri okuldan çocuklar ödevlerini alıyor, günün en az 3-4 saati ev okulu yapıyoruz. Maalesef hem öğretmen hem anne olmak çok zor ve biz sade vatandaşlar bu sistemde baya bir zorlandık. Öğretmenlerin değerini kat be kat anlamış bulunuyorum....
Arkadaşla sohbet gibisi yok. Hele hele anlaştığın bir arkadaşla her ay ortak bir kitap okumak ballı lokma gibi. 😊
Her ay yapacağınız edebiyat buluşmalarına büyük özen göstereceğini şimdiden biliyorum. Çok hoş bir fikir!
Hafta başında anlamlandıramadığımız bir trafik ve yağmur yüzünden d100 otobanından çıkabilmek için zorunlu ama bir o kadar da keyfi olarak kuzguncuktaydık. Havası,ruhu hiç değişmiyor çok çok özlemişim. Eğer yolun o tarafa düşerse benim yerime aşağıda bakır kazanda salep satan hanımefendiden salep al ve tarihi kuzguncuk fırınından da cevizli mantar kurabiye al sevgili beyaz,yerken beni anımsa:) Yoğun bir dönemden çıktınız can-ı gönülden iyi tatiller diliyorum. Hava şartları ve diğer tüm değişkenlerin isteğin doğrultusunda gitmesini arzu ederim. Seni okumak yine çok iyi geldi görüşmek dileğiyle
Sadece C.
Çok teşekkür ederim :) Gerçekten zor bir dönemden geçtik, sizi de çok iyi anlayabiliyorum. Ben de velilerimden benzer şeyleri duyuyorum, çocukların eğitim hayatı ile ilgilenmek hiç kolay değil. Umarım kısa süre içinde sizin de yükleriniz azalır, hatta hayat normale döner de hep birlikte derin bir nefes alabiliriz.
Satır Arası,
Kesinlikle, güzel bir fikir oldu. İyi gideceğine eminim :)
Edischar,
Biz de heyecanlı bir şekilde başladık. Umarım devamı gelir ve güzelce ilerler :)
Dr.eamer,
Henüz gidemedim ama yakında gideceğim, hem salep hem de mantar kurabiye aklımda. Muhakkak tadacağım, tüm güzel dileklerin için çok teşekkür ederim :)
Yorum Gönder