1 Şubat 2018 Perşembe

Halil

Halil ceketinin cebine ellerini soktu. İstanbul'un soğuğunu ilk kez duyumsuyordu, rıhtımdan göğsüne doğru inen ağır rüzgarla dalgalandı. Gece olunca insanlar neden susuyordu? Yaşam gündüz akarken, gecenin içinden geçen insan sayısı niçin bu kadar azdı? 

Karşıdan karşıya geçti Halil. Bir sigara yakacak oldu, sigarası yanmadı. Buğulu havanın ensesinden süzülüşüne kaptırdı kendi. Kaldırımın üstüne çıktı, gri çöp konteynerinin yanında durdu. Usulca seyretti boşalan şehri. Parmakları üşüdü, kazağının kollarını çekiştirdi. 

Hiç yorum yok: