16 Nisan 2017 Pazar

Tom Robbins: Parfümün Dansı


parfümün dansı ile ilgili görsel sonucu
"Doğduğumuz zaman yuvarlak, keskin, saf bir yüzümüz vardır. İçimizde evren bilincinin kırmızı ateşi yanar durur. Ama yavaş yavaş, bizi, ana babalar yer, okullar yutar, sosyal kuruluşlar emer, kötü alışkanlıklar kemirir, yaş ise tüketir. Sindirildiğimiz zaman, tıpkı ineklerdeki gibi altı mideden geçtiğimiz zaman, pis bir kahverengi tonunda çıkarız. 
Pancardan almamız gereken esas ders şudur: İnsan, yanağındaki ilahi renge, içindeki doğal pembeliğe sarılmalı; yoksa kahverengiye dönüşür. Kahverengi olmak da, insanın masmavi kesildiğinin resmidir. Çivit kadar mavi. Onun da ne anlama geldiğini bilirsiniz:
Çivit.
Çivitiyor.
Çivitti."

Bir haftalık bahar tatilimi enfes bir kitap ile bitirmiş bulunmaktayım. 
Birkaç tane enteresan insan düşünün. Birkaç tane farklı şehir ve birkaç tane farklı hikaye. Üzerine bir de keçi ayaklı Pan'ı ekleyin. Ardından bir parfüm düşünün, bu birkaç tane insanın peşinden koştuğu. Sonra  bir adet pancar düşünün, bu birkaç tane insanla müthiş bir organik bağı olan bir pancar. Ortaya ne çıkıyor dersiniz? İnanmayacaksınız belki ama ortaya mükemmel bir roman çıkıyor. 

Yaşam, felsefe, ölümsüzlük, bilim, doğa, beyin, koku, ruh, tarih, coğrafya, müstehcen zamanlar ve buna mukabil sarsıntı dolu hikayeler. Hepsinden biraz var hatta belki kafanızı kurcalayacak kadar çoklar. 

Roman bittikten sonra şöyle düşündüm; "Yetenekli birileri çıksa da bu güzide romanı enfes bir film halinde beyaz perdeye taşısa. Ne de güzel olurdu. Elbette asla kitabın önüne geçemezdi ama renkli dünyalarımız ve Pan'ın hatırına bizi seyirlik bir yolculuğa çıkarabilirdi."

Alobar ve Kudra'ya selamlarımı iletiyorum, romanı henüz bitirdim. Biraz ölümsüzlük rüyalarına dalsam iyi olacak. Nice ölümsüz günlere efendim. 

Hiç yorum yok: