Malum okullar açıldı, iki haftalık bir dinlenmenin ardından biz de işimizin başına geçtik. Tatilde güzel bir Batı Karadeniz turu yaptığımdan ve yeni yeni adım attığım fotoğrafçılık uğraşı ile yakından haşır neşir olma imkanı bulduğumdan söz etmiştim. Teknik açıdan henüz çok iyi fotoğraflar yakalayamasam da, güzel karelerin çıktığını söyleyebilirim.
Bunun dışında İstanbul içerisinde de sürekli gezdim. Tatilin ilk hafta sonu Sarıyer'de bulunan Garipçe Köyüne gittim. Önce meşhur Garipçe kahvaltısı yaptım, gerçekten mükellef bir kahvaltıydı. Ki uzun uzun yapılan kahvaltıları da çok severim. Karnımı doyurduktan sonra Garipçe'yi keşfe dalıp fotoğrafladım. Aynı gün Rumeli Kavağı ve Fenerini ziyaret ettim. Çay içip insanlarla sohbet edebileceğiniz çok güzel yerler var gerçekten. Ardından otobüs ile Sarıyer'e indim. İki yıl Sarıyer'de bir okulda çalıştığım için orasını bir başka seviyorum. Mesleğe ilk adım attığım yerdi, bunaldığım zamanlarda sahile iner balıkçı teknelerini seyreder, çay içerdim. Sarıyer sokaklarında dolanır, öğle yemeği niyetine börek yer, bir kasaba havası almışım gibi rahatlardım.
Görüşemediğim arkadaşlarımla görüştüm, fotoğrafçı arkadaşlarımla bir araya geldim. Onlarla birlikte Tarihi Yarımadayı yeniden keşfe çıktık. Ayasofya her seferinde beni büyülemeyi başarıyor gerçekten. Fener Balat sokaklarını gezdik, Patrikhaneyi ziyaret ettim bir de mum yaktım orada. O bölgedeki küçük ayazmaları ziyaret ettik, Eyüp'te halkın arasına karıştık ve Pierre Loti'de günü batırdık.
Sonra ben makinemi alıp Kuzguncuk sokaklarında geçirdim bir günümü. Nail Kitabevinde soluklanıp, ara mahallelerdeki kafelerden birinde kahvaltı yaptım, Kuzguncuk fırınlarının ay çöreklerini çok seviyorum muhakkak tavsiye ederim. Başka bir gün de meşhur Vefa Bozacısına uğradım.
Almam gereken kitaplar vardı, İletişim Yayınevini ziyaret ettim ve kitaplarımı aldım.
Çantamda sürekli bulundurmak üzere, Murat Belge'nin "İstanbul Gezi Rehberi "adlı kitabını aldım. Geziye çıkmadan önce açıp gideceğim yerlerin tarihini okuyorum, hem öğretici hem de çok keyifli. Kesinlikle İstanbul'da rehbersiz gezenlerin ceplerinde, çantalarında kaliteli bir gezi rehberi/İstanbul tarihi bulundurmaları gerektiğini düşünüyorum. Geziniz daha doyurucu ve akılda kalıcı oluyor.
Bir daha ne zaman bu kadar geniş geniş gezebilirim emin değilim lakin tüm tatillerimi iyi değerlendirmek ile ilgili kendime bir söz verdim. Bakalım bundan sonraki ilk rota neresi olacak, tatillerin hiç bitmemesi, bitenlerin de yerlerini çabucak yenilerini bırakmaları dileklerimle.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder