30 Haziran 2015 Salı
Tigran Hamasyan Aya İrini Konseri
Bugün Aya İrini Kilisesi Tigran Hamasyan'ın dokunuşları ve notaları ile ruh buldu. Çok güzel bir atmosfer vardı kilisede. Işıklandırmalar çok güzeldi. Erivan Devlet Oda Müziği Korosu da Tigran'a eşlik etti. Her biri enfesti. Turuncu kıyafetler içinde büyüleyici görünüyorlardı. Hayatımdaki en huşu dolu gecelerinden birini yaşadım, teşekkürler Tigran. Var ol.
29 Haziran 2015 Pazartesi
Onur Yürüyüşü ve Sonrası Üzerine Notlar
Onur Yürüyüşüne yapılan müdahaleden beri, sosyal medya hesaplarım üzerinden paylaştıklarım ile ilgili uğramadığım hakaret kalmadı. Tanıdığım, tanımadığım bir sürü insan küfür etti, nefretlerini üzerime kustu. Bu elbette ki kendini gerçekleştirmiş bir insan özelliği, yaklaşımı değil. Lakin gerçekten artık tahammül edemez hale geldim. Onur Yürüyüşü ile Doğu Türkistan olaylarını kıyaslayan, paylaşımları beğeni alsın diye uğraşan lakin kendisi katliama uğrayan, ezilen ve ötekileştirilen insanlar için kılını kıpırdatmayan yalnızca sosyal medya üzerinden paylaşımda bulunan insan topluluğunu anlayamıyorum.
Bak canım kardeşim, ciğerim. Ben 23 yaşında bir insanım. Öğretmenlik okudum, master yapıyorum. Bir çok vakıfta gönüllü eğiticilik yaptım, eğitim sorumluluğu yaptım ve beş kuruş para almadan bir sürü projede yer aldım. Bunlar neler mi? Doğu Anadolu topraklarını karış karış dolaştım. Kürt çocuklarım ile şarkılar söyledim, onlara sevmekten ve koşulsuzca sevmekten, dünyayı sevmekten bahsettim. Zap Suyunu yudumladım. Batı'ya geçtim, Roman çocuklarının ellerinden tuttum. Onlara okul yaptım, birlikte okullarını boyadık. Hayatı rengarenk hale getirmek için. Meriç'i selamladık ıslak ellerimizle. İşitme yetersizliği olan çocuklarım ile çalışabilmek için Türk İşaret Dili eğitimi aldım. Öyle mutlu oldular ki, doyasıya sohbet ettik insanlığı ve sevgiyi konuştuk. Herkes istediği gibi yaşamalı, özgür olmalı dedik. Şimdi ne mi yapıyorum? İki yıldır anne ve babası hayatta olmayan çocuklar ile çalışıyorum. Koynumda ağlıyorlar, onlara destek oluyorum. Gece ateşlendiklerinde kucağımda taşıyorum hastaneye. Onlarla birlikte ağlıyor, onlara sıkıca sarılıyorum. Onlara ötekileştirilen insanların yanında olmayı öğretiyorum, ezilenlerin yanında olmayı. Güçlünün safını tutmamayı.
Peki siz ne yapıyorsunuz bu vatan için sevgili kardeşlerim, ciğerlerim? İnsanları aşağılayarak, dayanağı olmayan üç beş paylaşım yaparak oturduğunuz yerden nasıl vatansever nasıl milletsever oldunuz siz anlatır mısınız bana? Dinsiz dediniz, ibne dediniz, bu ülke için ne yaptın dediniz? Kustunuz mu tamamen nefretlerinizi? İçinizde başka irin kaldı mı? İnsanlık dersi vermeden önce canla başla çalışacaksınız bu ülke için. Bu ülkenin çocuklarını tanıyacaksınız, onlara hayat olacaksınız. Sizi öyle sevecekler. Evet, bu noktada siz bana insanlık öğretemezsiniz. Ama biz size öğretebiliriz. Nasıl mı? İki kelime kardeşim, çok sev! İnsanları sev!
27 Haziran 2015 Cumartesi
Doğu'nun Limanları
"Her milletten insanın Doğu'nun Limanlarında yan yana yaşadığı, dillerin birbirine karıştığı o çağ, eski zamanların bulanık bir anısı mıdır? Yoksa geleceğin bir belirtisi midir? Bu rüyaya sıkı sıkı sarılmış olanlar geçmişten kopamayanlar mıdır, yoksa gönül gözüyle geleceği görenler mi? Buna cevap vermeye gücüm yetmez. Ama babam, işte buna inanıyordu. Bir Türk ile bir Ermeni'nin gene kardeş olabileceği, sepya rengi bir dünyaya."
Tigran Hamasyan Aya İrini'de
Dünyaca ünlü Caz Piyanisti Tigran Hamasyan İstanbul'a geliyor. 30 Haziran akşamı saat 21:00'da Aya İrini Müzesinde konser verecek Hamasyan'a, Erivan Devlet Oda Müziği Korosu da eşlik edecek. 1 Temmuz'da ise 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında 19:00'da CRR Konser Salonunda olacak.
Hamasyan'ın müziği ile bulaşacağım için çok heyecanlıyım. Biletimi aldım, 30 Haziran akşamı Aya İrini'de olacağım.
23 Haziran 2015 Salı
İskender
"Halbuki Pembe boşuna kaygılanıyordu. Esma karşı cinsle zerre kadar ilgilenmiyordu. Sıkıcı ve sığ buluyordu onları. Salyangozlar hem dişi hem erkekti. İnsanlar niye öyle olamıyordu ki? Esma'ya göre eğer Tanrı hepimizi salyangozlar gibi yaratmış olsaydı çok daha az gönül yarası ve ıstırap olurdu şu dünyada."
elif şafak
21 Haziran 2015 Pazar
Riff Cohen: Helas
Riff Cohen'den yeni bir klip daha geldi: Helas. Que Du Bonheur şarkısına çekmiş olduğu ilk klipten sonra bu ikinci klip oldu, ikinci albümden. Helas, yine oryantal ezgilerin ağırlıkta olduğu bir şarkı. Üstelik klibin müzikal prodüktörlüğü ve yönetmenliği de Riff Cohen'e ait.
İlginçtir ki Riff ülkemizde çok sevildi. Pek çok kere konsere de geldi. Sıkı takipçileri var ülkemizden. Sanırım bunun sebebi Riff'in tarzı, oryantal ezgileri şarkıları ile harmanlaması. Samimi havası. Kanımızda bir oryantalizm var neticede.
Riff Cohen'i dinlemekten keyif alıyorum. Bir ömür müzik yapsın istiyorum.
19 Haziran 2015 Cuma
Kuzu
Uzun soluklu bekleyişim bugün nihayet son buldu. Kutluğ Ataman'ın Altın Portakallı filmi Kuzu bugün vizyona girdi. Lola ve Bilidikid, İki Genç Kız adlı filmlerinden sonra izlediğim üçüncü filmi oldu Kutluğ Ataman'ın.
Kuzu'yu bekleyişimin salt sebebi Kutluğ Ataman değildi. Bağımsız sinemada derin adımlarla ilerleyen Nesrin Cavadzade'ye olan hayranlığım sebebi ile sabırsızlık yaşadım. Dilber'in Sekiz Günü, Acı, Yangın Var, Güzel Günler Göreceğiz ve Gitmek: Benim Marlon ve Brandom adlı filmlerinden sonra kendisine ve sanat çizgisine hayran olmamak elde değil.
Kuzu, Kutluğ Ataman'ın doğduğu köy çekildi. Erzincan'ın bir köyü. Geleneksel Anadolu kültürüne rastladığımız bir köy. Köydeki karakterler ve aralarında geçen diyaloglar pek çok kez güldürdü bizi.
Filmin baş karakteri Medine, oğluna bir sünnet düğünü yapmak ister. Düğün şerefine ise kuzu tandır pişirmek isteğindedir. Lakin parayı bir türlü denkleştiremezler. Kocası ise, şehirdeki hayat kadınlarından bir tanesine tutulur. Maaşının yanında borç harç toplar ve kadına verir. Bunu öğrenen Medine'nin ise elbette farklı planları vardır. Bunun yanında Medine'nin kızı Vicdan kardeşi Mert'i bir güzel kandırır. Kuzu bulamadıkları için, annesinin ve babasının kendisini kesip, pişirip düğün yemeği yapacağına inandırır kardeşini. Olay örgüsü böyle ilerler ve filmin sonu epey güzel biter.
Bekleyişime oldukça değen bir filmdi, en kısa zamanda gidip görmenizi tavsiye ederim.
18 Haziran 2015 Perşembe
Tooji: The Father Project
Tooji'yi Eurovision 2012 şarkı yarışmasından tanıyoruz. Stay isimli şarkısı ile Norveç adına katılmıştı yarışmaya. Talihsiz bir şekilde yarışmayı yedi puan alarak sonuncu tamamladı. Lakin bugün Norveç'e dönüp baktığımızda Tooji'nin sağlam adımlarla ilerlediğini görüyoruz. Son şarkısı The Father Project'i çok beğendim. Klibini ise anlatmadan edemeyeceğim.
Bir kilise, bir rahip ve kiliseye gelmiş olan insanlar. Rahibin konuştuğu sırada kilise kapısı aralanıyor ve kapıda Tooji beliriyor. Rahibin sevgilisi. Rahip önce onu içeri almak istemiyor lakin Tooji içeri giriyor ve ikisi kilisinenin ortasında, sunağın önünde çırılçıplak sevişiyorlar. Ben böylesine cesur bir klip izlememiştim daha önce. Tooji'yi çok ama çok tebrik ediyorum. Hem bu cesur klip için, hem de iki hafta önce eşcinsel hakları ile ilgili konuşmalarının yer aldığı ve eşcinsel olduğunu söylediği video için. Cesaretinden ve desteğinden ötürü canı gönülden kutluyorum Tooji'yi.
10 Haziran 2015 Çarşamba
Okul Bitiyor
Sene sonuna geliyoruz. Kocaman bir eğitim ve öğretim yılını da tamamlamak üzereyiz. Yavrucanları bir bir memleketlerine uğurluyoruz. Benim hayatımda ise epey köklü değişiklikler oldu. İki yıldır çalıştığım okuldan ayrılıyorum. Yeni bir okul ve yeni öğrenciler beni bekliyor.
Yeni okulum için yeni bir eve çıkmam gerekiyor. Bu sefer annemi de yanıma getireceğim memleketten. İki yıl ayrı gayrı durduk, bir dünya üzücü olay yaşadık. Artık birlikte olmanın vakti geldi. Yeni okuluma yakın güzel de bir ev buldum küçüğünden. Eğer aksilik çıkmaz ise bir iki güne evi tutacağım. Eşyalı bir ev olsun istedik, memleketteki evimizden eşya getirmek epey yorucu olacaktı çünkü. Evi tuttuktan sonra da eşyalarımı götürüp yavaş yavaş yerleşirim artık.
Şimdilik böyle sevgili dümbük. Okul bitiyor, yeni ev telaşı ve yeni iş telaşı hepsi bir arada. Bir yandan da tez konuma karar verip önerimi teslim etmem gerekiyor. Bir de ufak bir ameliyatlık durumum var. Hayat peşimi hiç bırakmıyor.
Sabaha karşı yavrularımı hava limanından memleketlerine de gönderdim mi bir oh çekeceğim, hatta kendime en pahalı kahvelerden birini ısmarlayacağım. Yeni bir gün, hadi rast gele.
Yeni okulum için yeni bir eve çıkmam gerekiyor. Bu sefer annemi de yanıma getireceğim memleketten. İki yıl ayrı gayrı durduk, bir dünya üzücü olay yaşadık. Artık birlikte olmanın vakti geldi. Yeni okuluma yakın güzel de bir ev buldum küçüğünden. Eğer aksilik çıkmaz ise bir iki güne evi tutacağım. Eşyalı bir ev olsun istedik, memleketteki evimizden eşya getirmek epey yorucu olacaktı çünkü. Evi tuttuktan sonra da eşyalarımı götürüp yavaş yavaş yerleşirim artık.
Şimdilik böyle sevgili dümbük. Okul bitiyor, yeni ev telaşı ve yeni iş telaşı hepsi bir arada. Bir yandan da tez konuma karar verip önerimi teslim etmem gerekiyor. Bir de ufak bir ameliyatlık durumum var. Hayat peşimi hiç bırakmıyor.
Sabaha karşı yavrularımı hava limanından memleketlerine de gönderdim mi bir oh çekeceğim, hatta kendime en pahalı kahvelerden birini ısmarlayacağım. Yeni bir gün, hadi rast gele.
4 Haziran 2015 Perşembe
Sophie Scholl ve Beyaz Gül
1942 yılının sonları. Bir grup genç üniversiteli, Nazizme karşı mücadele etmekte. Beyaz Gül ismini vermiş oldukları hareket ile, faşizme ve Hitler terörüne karşı çıkmaktalar. Yakalarına bir de beyaz gül iliştirir bu güzel çocuklar. Sophie Scholl, Beyaz Gül hareketinin genç kadın lideri. Bir okul görevlisinin kendilerini ihbar etmesinden sonra Gestapo tarafından yakalanırlar ve idama mahkum edilirler. Bu güzel kadının mahkemede söylemiş olduğu son sözleri oldukça ibret verici, her okuduğumda gözlerimi tane tane dolduruyor. Diyor ki Sophie: "Haklı bir dava uğruna kendinden vazgeçmeyi göze almış neredeyse hiç kimse yokken, doğruluğun galip gelmesini nasıl bekleyebiliriz ki? Böylesi güzel güneşli bir gün ve maalesef gitmek zorundayım. Ancak bizlerin gidişiyle birlikte binlerce insan uyanacak ve harekete geçecekse varsın öleyim, ne önemi var?"
3 Haziran 2015 Çarşamba
40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra Amerika-Rusya
"Dünyada sadece ABD ve Kanada'da kutlanan Şükran Günü, ulus-devlet ya da dini öğelerin anılmadığı dünyadaki yegane bayram olmalı. Boston yakınlarına 1620'de yerleşen beyazlar, yılın ilk mahsulünün toplanmasını, kendilerine yeni dünyada yaşayabilmeleri için yol yordam gösteren Kızılderililer ile birlikte kutlamış. Yerlilerin Avrupalılara sundukları baş yemek, o zamana kadar hiç görmedikleri, anavatanı Kuzey Amerika olan hindi. Ne var ki, aradan fazla zaman geçmeden ilk sofralarını kurmalarına yardımcı olan dost ve cömert insanları, Kızılderilileri, bu topraklardan sürüp, öldürmüşler. Daha yeni gazetede okuduğum bir haber 1675'ten beri geçerli olan Kızılderililerin Boston'a girmelerini yasaklayan bir kanunun yakında değiştirilebileceğini yazıyordu."
2 Haziran 2015 Salı
Yüzü Olmayan Adam
Annem bundan bir sene iki ay önce çok ağır bir beyin rahatsızlığı geçirdi. Daha önceki yazılarımda ayrıntıya girmeden türlü şekillerde anlatıp, içimi döktüm. Zor dönemlerdi hem de çok zor. Mozart'tan Requiem'i dinleyip hüngür hüngür ağladığım dönemlerdi.
Bir yandan da beyin ile ilgilenmeye başladım. Doktorlara gidip gelip sordum, yetmedi. Bir sürü makale ve kitap okudum. Anneme de makul bir dille anlattım düzelebileceğini. Çok çalıştı. Ben de onunla birlikte çalıştım. Doktorların kötü ihtimallerine hiç inanmadım. Bir yandan beyni araştırırken tüm gücümle, birkaç profesör ile de iletişime geçtim internet üzerinden. Reiki ve pozitif enerjiyi de denedim. Neticede annem iyileşti. Tüm bunlara inandığımız için. Yılmadığımız için.
Yüzü Olmayan Adam, Ntv Yayınlarından çıktı. İçerisinde beyinden kaynaklanan hastalıklar yüzünden yaşadıkları anlatılan pek çok hasta var. Hikayeler bir kurgudan ibaret, yani böyle bir nörolog yok. Lakin hastalıklar gerçek. Git geli olan bir metro yolculuğunda bitirdiğim hoş bir kitap. Nöroloji ve edebiyatı harmanlayıp servis etmişler. İlgi duyanlara tavsiyemdir.
Bir yandan da beyin ile ilgilenmeye başladım. Doktorlara gidip gelip sordum, yetmedi. Bir sürü makale ve kitap okudum. Anneme de makul bir dille anlattım düzelebileceğini. Çok çalıştı. Ben de onunla birlikte çalıştım. Doktorların kötü ihtimallerine hiç inanmadım. Bir yandan beyni araştırırken tüm gücümle, birkaç profesör ile de iletişime geçtim internet üzerinden. Reiki ve pozitif enerjiyi de denedim. Neticede annem iyileşti. Tüm bunlara inandığımız için. Yılmadığımız için.
Yüzü Olmayan Adam, Ntv Yayınlarından çıktı. İçerisinde beyinden kaynaklanan hastalıklar yüzünden yaşadıkları anlatılan pek çok hasta var. Hikayeler bir kurgudan ibaret, yani böyle bir nörolog yok. Lakin hastalıklar gerçek. Git geli olan bir metro yolculuğunda bitirdiğim hoş bir kitap. Nöroloji ve edebiyatı harmanlayıp servis etmişler. İlgi duyanlara tavsiyemdir.
Etiketler:
adam,
bir,
christopher,
hikayeler,
kessler,
nörologtan,
ntv,
olmayan,
yayınları,
yüzü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)