Güzelim saçlarıma kıydım. Bir buhran anı değildi elbette, lakin onlara canice kıydım. Gerçi saçlarım pek de güzelim sayılmaz. Aileden gelen kötümser ve bir o kadar hunhar bir gen yüzünden erken yaşta saçlarıma aklar düştü. Annem üç tel beyaz saçla doğduğunu rivayet eder. Hiç tanımadığım babam ise kel. Hal böyle olunca benim kafamın ortasında da İtalya şeklinde bir beyazlık mevcut küçüklüğümden beri. Geri kalan kısmı da çok siyah sayılmaz. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de yanlardan ve tepeden açılmaya başladı. Daha yirmili yaşlarımın başında olmama rağmen yakın bir zamanda kel kalacağım apaçık ortada. Ben de girdim banyoya aldım makinemi elime ve saçlarımı bir güzel kazıdım.
Aslında gayet hoş oldu, bu kazıma olayı ile birlikte hayatımda da radikal değişiklikler yapmaya karar verdim. Geçmişi de kazıdım bir güzel, o güzelim saçlarım lavaboya düştükçe ben de bir rahatladım.
Küçükken bazı geceler, sabah erken kalkıp okula gitmek çok zor gelirdi. Ben de anneme çaktırmadan geceden okul kıyafetlerimi giyer, sabah beş dakika daha fazla uyumak uğruna o kalın kıyafetlerle yatardım kış geceleri. Bugün bir çılgınlık daha yapıp takım elbiselerimi giydim. Sabaha hazırım yani.
Ey hayat, sen mi hep bizi onikiden vuracaksın ha ? Sorarım sana. Ben de senin kadar inatçıyım, hadi bakalım.
Gecenin özlü sözü de Panic!At the Disco'dan gelsin o zaman;
let's kill tonight
show them all you're not be ordinary type
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder