Bundan tam altı yıl önce başlamışım yazmaya.İlk yazımı yazdığımda henüz on yedi yaşındaymışım.Blogumda bir mazi yolculuğu yapayım derken tekrar paylaşmak istedim bu yazıyı.Ne çok şey değişti altı yıl içinde hayatımda...İtiraf etmem gerekirse oldukça beğendim yazımı,henüz o yaşlar için güzel bir yazı olmuş.Duygulanmadım da değil.Biraz da sorguladım,o zamanlar hayatı gerçekten yaşadığıma emin değilmişim.Şimdi yaşıyor muyum peki ? Sanırım bilmiyorum ama bildiğim bir şey var.Yaşamaya çalışıyorum,her insanoğlu gibi.
Derinlerde başladı önceleri hayat,çok iyi dip daldığını söylerdi hep.Bir namzet edasıyla çıkınca meydana ben de atladım peşi sıra eksik kalır mıyım hiç ? Takip ettim onu doyasıya.Karanlık bir gecede,daha avuçlarım terden parlamazken uzun bir yolculuğa çıkacağımı anlamıştım.Ama hiç çaktırmadım.Çok sağlam karakterliymiş,hiç yorulmadan düzgün adımlarla,başı gökte yürümeye devam ediyordu.Kimi zaman ıssız tepelerde hoyratça atarken boynunu sağa,kimi zamanlarda ise denizin esintisiyle kendine gelir gibi bakıyordu sol cenaplara.
Yaz kış demeden upuzun bir seyahat müjdelendi onun için.Sonradan öğrendiğime göre bu seyahat sonsuzluğa uzanırmış.Her neyse,o yola devam ettikçe ben de peşi sıra ilerledim.Bu arada kendimdeki devasa değişimin de farkındaydım.Ellerim yavaş yavaş büyüyordu,tenim bir buğdayın kabuğu gibi yanmaya başlamıştı.Karın dayanılmaz cazibesi altında,tutmasa da kimi zaman bedenimin bekçileri ayaklarım,ağır aksak da olsa devam etmeliydim yola.Nitekim öyle oldu.Hayat,bir yol çizmişti kendisine,haritasına bakıp bazı evlerin kapılarını çalıyordu.Çok ilginç gelmişti bana bu durum.Bazı evleri saatlerce ziyaret ederken,bazılarında bir dakika bile kalmak istemiyordu.Bazılarına ise hiç uğramıyordu.Önündeki kocaman dağlara seğirtip,nazlı bir gülümseyişin ardından çatılıveriyordu kaşları,ısırgan…
Çok yaklaşmıştım sonsuzluğa,sırrını çözecektim onun.Bu arada on yedi yaşıma gelmiştim.Kocaman bir delikanlı diyorlardı beni görenler.Ben ise bu tabiri hiç kendime yakıştıramazdım.Aradan farklı iklimlerin sarı sıcak coğrafyaları geçti.Bir gün karanlık bir mağaranın ağzında duruverdi hayat.Arkadan onu gözlemeye devam ediyordum.İçeriye girdi ve gözden kayboluverdi.Çok şaşırmıştım,olduğum yerde kala kaldım.İçeriden bir ses duydum :
"Memnun oldun mu?" Hiçbir şey anlamamıştım ama bir anda cevap verirken buldum kendimi: ”Neyden memnun oldum mu?” Koskoca bir yol yürüdüm ve sen de beni takip ettin,memnun oldun mu”? Ben şeyyy diye kekelerken bir ses daha işittim ondan.Koskoca on yedi yılını kaybettin beni takip ederek,şimdi sana bu yılları kim geri verecek? Ah insanoğlu bir türlü anlayamadın zorumu,hayatı beni yakalamaya çalışarak değil de yaşayarak geçirseydin ne olurdu? “Şeyyy derken buldum yine kendimi,bu sefer boynum eğik geri dönüyordum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder