Nadir Zamanlar
Bir süredir felsefe okuluna devam ettiğimi yazmıştım.Dün ise Aydınlanma ve Sanat dersi vardı.Açıkçası bu haftaki eğitimden sıkıldığımı söylemem gerekir fakat güzel olan kısmı,eğitimden çıktıktan sonra kendi aramızda hoş sohbetler ediyoruz.Hayatı daha da anlamlı kılıyoruz belki de,elbette bu arada fikirlerimize saygı duymayı da öğreniyoruz.
Ders çalışmalarımı hızlandırmış durumdayım.Bütün gün dalgın dalgın,gözlerim bulanık geziyorum.Bu halim çok çalışmamdan mütevellit değil elbet,çok daha zaman ve emek isteyen bir sınav bu.Ama tek çare olarak görmüyorum,mutlu bir gelecek istiyorum o kadar.
İstanbul'da olmanın en sevdiğim tarafları akşam vakti henüz güneş batmak üzereyken,dolu olmayan belediye otobüslerinin arka koltuğundaki camdan yol boyunca gökyüzünü izlemek.Çok mutlu oluyorum,dışarıda iş çıkışı insan kalabalığı,koşturmaca ve günbatımı..Günbatımı neden sadece deniz kenarında,tatil yörelerinde güzel olsun ki ? Bir belediye otobüsünün camında da çok güzel.
Bu aralar tüm neşem Paramore'un "Still Into You" adlı şarkısı,albümün çıkmasına çok az kaldı,şarkılar da gelmeye başladı elbette.Bir yandan da Berberiler üzerine okumalar yapıyorum.Ece Temelkuran'ın Düğümlere Üfleyen Kadınlarını okuduktan sonra daha da bir merak saldım.Açlık Oyunları'nın ikinci kitabına ise mümkün olduğunca devam ediyorum.
Sorun yok gibi bu aralar.Tabi,bunlar nadir zamanlar.Kıymet bilmek lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder