Un Helvası
Annem çok güzel kabak tatlısı yapar,kestaneli kabak diye bir söylem var.Kestanesiz kabaktan tatlı olmaz der,bilhassa en güzellerini seçer kabakların.Üzerine de dövülmüş ceviz dökeriz.Bana güzel gelir dövülmüş ceviz.Kabak tatlılarının üzerinden çatalımla tabağın kenarına ayırıp öyle yerim onları.Belki de bir insanın nasıl dağılabileceğinin kanıtıdır küçük ceviz parçaları.
Kabak tatlısı bitti ve annem ağdasını ziyan etmemek için un helvası yaptı.Un helvasını da severim,dertop olmuş bir tatlıdır.Benim ruh halimi yanstır.
İki günüm kaldı evde.Evimi çok sevdiğim için İstanbul'a gitmek bana ölüm geliyor.Bu duyguyu anlatamıyorum,özgür ruhlu bir insan değilim ben.Hatta çoğu zaman cesaretsizimdir.Evde rahat hissediyorum kendimi,dışarı çıkmak bile hoşuma gitmiyor çoğu zaman.Hayatta hep sığanacak bir yer aradağım için olsa gerek,ev benim huzurlu yanım,bana huzur veren yarım.(Devlet yurdunda ömrü geçen varsa bilir,bire bin bahane uydurmuyorum.)
Sonra bizim kapımızın ipi vardır,yazın o ipi takar öyle dolaşırız mahallemizde.Artık pek kalmadı ama eskiye dair,evimizdeki en güzel hatıra sanırım o ip.Hala durur kapımızda.Yazın komşu geldiğinde o ipi çekip kapıyı açar,odaya kadar gelir yüzünde neşeyle.
Artık neşemizi de elimizden aldılar,Ece Temelkuran son kitabında bahsediyor.Umut etmiyorum çünkü umut biter ben inat ediyorum inat bitmez diyor.
Ben de umudu fakirin ekmeği inadı ise zenginin ekmeği olarak görüyorum.Tüm kitaplarını okumuş bir takipçisi olarak kendisini de çok seviyorum ayrıca belirtmek istedim.Son kitabı ise hemen alınası.