18 Kasım 2010 Perşembe

Düz,Siyah ve Kısa Saçlarıma Dokundum;Aynaya Baktım Ve Hala Mutluydum

Eğer aynaya baktığında hala kendini ve değişmediğini görüyorsan bu iyiye işarettir.Eskiden giydiğim kazakları tekrardan dolabımdan çıkardım.Giydim bugün sıcacık.Sobanın yanındaki koltuğa oturdum ve televizyonu açtım.Sihirli bi film vardı.İzlemeye koyuldum,o sırada pek kullanmadığım gözlüklerimi takasım geldi.Kalın çoraplarımdan bi tanesi de ayağımdaydı.Düşlerimde ise Hayley'in pembe saçları vardı.Camın önündeki küçük aynayı aldım.Bi yandan filmi izliyordum bi yandan da kendime bakıyordum.Kısa saçlarıma,düz ve siyah saçlarıma.Yüzüme de baktım uzunca.Hala masumdum.Hala masumum.Mutfağa gittim ve kendime iki tane tost yaptım.Yedim.Sonra tekrar odaya geldim.

Hayatta görünmeyen ve sıradan şeylerle de mutlu olabileceğimi anladım.Kendimi yapamayacağım ve beceremeyeceğim bi hayal dünyasına sürüklemenin anlamı yoktu.O dünyada sürüklenip gitmekten korkuyordum,taşlar büyük olabilirdi.O sırada karar verdim,bu taşları oynatmak yerine,fiziki coğrafyadan kayaçlara çalışmak benim için daha mutluluk vericiydi.Kuzenimin verdiği saç kremiyle mutlu olabilen,bahçesine düşen kurumuş incir ağacı yaprakları toplamaktan büyük haz alabilen,tatillerde eve gitsem de annemi görsem diye deliren,çiçeklerle,kayalarla konuşan ve sırf bunları yaptığı için kendine yaşamda yer bulabilen ben,büyümekten bunları yapamamaktan korktum işte bugün.Nasıl büyüyebilirdim ki ? Nasıl babasız evimizin erkeği olabilirdim ? Nasıl askere gidecektim ben ? Nasıl iş arayacak para kazanacaktım ? Baktım ki hala daha küçüğüm,sihirli diziler izleyen,annesinin dizinin dibinden ayrılmayan,sıradan biriyim ben de.Bugün ilk kez sıradan olduğum için mutluyum.

Hala aynaya baktığımda kendimi görüyorum.Alnımdaki siyah saçlarımı okşayıp,sakallı yanaklarımdan bi çentik alıyorum,ve sağa doğru kayan gülüşümle kendime gülüyorum.Ve elli yaşına geldiğimde bile aynaya bakıp saçlarımı taradığımda mutlu olmayı diliyorum.Neden mi ? Masum ve iyi olmayı başarabildiğim için :)

Tanrı'yı oynamak mı ? Kimse yapamaz işte bunu.

Playing God.Paramore'un son klibi.Çok seviyorum sizi.

15 Kasım 2010 Pazartesi

Kuş Uçar Arkada Boku Kalır

Hayat çok boktan kabul ediyorum.Yaptıklarımdan pek fazla pişman olmam.Kıçına bi don giyen herkesin kendini korunuyor hissetmesinin doğal ve iç gıdıklayıcı olduğu gibi bu güveni ben de duyarım.Yani mesele don giymekte değil.Donunaza sahip çıkmakta.Derim ya hep.Masum biriyim ben.Bu dünyadan değilim.Pembe saçlı bi geline aşık olup evlenecek olan gelinin bizzat nedimesine evlenme teklifi edebilirim.Küçükken Ceyda ablaya yapmışım mesela.Dört yaşında mıyım neyim.Evlenme teklifi etmişim.

Şimdi geriye baktığımda dedim ya pek fazla pişman olduğum şey yoktur.Genelde insanlara gereğinden fazla değer veririm ki geçmişte bunu yaptığım biri oldu.Kalbi kırılan ben oldum ama kaybeden ve hayatta her zaman kaybedecek olan o oldu.Hiç bi şekilde de muvaffak olamayacak çünkü ahımı aldı.Mutluyum.Bi anlamda kendimi masum olan benden uzaklaştırdım.Ama ikili ilişkilerimde hep melek olan taraf ben olmuşumdur.Mutluyum.Şeytana tapar gibi görünürüm ama meleğimdir.Kuş uçar arkada boku kalır.Ben yuvadan uçarım gerisini kalanlar temizler.Ama bundan da bi şey öğrendim.Artık insanlara gerektiği değeri veriyorum.Mutluyum.

Seviyorum ve seviliyorum.Özel hayatımdan sana ne lan blog ? Gerizekalı şey seni ! Yok benim özel hayatım ! Var mı ki ?

14 Kasım 2010 Pazar

Bi Mısır Tarlası Gibi,Krem Şanti İçine Konulan Çilek Kadar Lezzetli


İçimde asi bi taraf var.Dağınık olmak,umursamaz olmak,dikkat çekici olmak isteyen bi taraf var bi yanımda.Popüler kültürün üzerimdeki ve yaşımdaki etkisiyle açıklamam yeterli oluyor bunu.Fakat bi tarafta da insan içine çıkınca sakinleşen biraz daha içine kapanan,on saat yolculuk yapsa bile kimseyle konuşmadan vakit geçirebilen,yalnız olmayı seven bi yanım var.Diğer insanlardan farklı olmak gözümde bi ayrıcalık değil.Fakat çoğu açıdan yaşıtlarımdan belki hem cinslerimden belki de herkesten farklı olduğumu hissediyorum.Bunun bana bahşedilmiş fantastik bi özellik mi,yoksa beni yeyip bitirmeye programlı bi düzenek,bi fak mı olduğunu kestiremiyorum.İlk kez eline kalemi alan bi çocuk gibiyim bazen.İnsan içinde kahveyi ya da bi fincan çayı ağzıma götürürken başkaları beni mi gözetliyor diye heyecandan soluğu kesilip ağzını titreten bi tipim.Fakat bunu büyük ölçüde aştığımı düşünüyorum.İnsanlarla her şeyimi paylaşamam.Çok çabuk kanarım her ne kadar uzaktan akıllı görünsem de.Herkesle aynı olmak en nefret ettiğim şeydir.Ama sanırım yaşamım boyunca bi farkındalık yaratamadan herkesle aynı oldum.Düşünüşümle veya tarzımla değil elbette.Sadece yaşam tarzımla,imkanlarımla,mahalle yapısıyla,çevreyle.

Bi mısır tarlasının içinde yürüdüğümü hayal ediyorum hep.İçinde tüm dünya şarkıları sırasıyla çalışıyor.Öyle hipivari maziden fırlama delifişek,serseri bi mayın tarzım da yoktur.Sadeyim belki de.Fark edilmiyorum şu minicik hayatta.Bunları dert edinsem de halimden memnunum ben.Belki yaşamak istediğim hayatı yaşayamıyorum.Değer verdiğim insanlara sahip olmak ve yetiştiğim çevreye boyun eğmek maksadıyla dilediklerimi yaşayamıyorum belki.
Soğuğum belki.Belki yalnızım.Belki tek istisnam hayatta olmam.Portakalda vitamin derler ya,bu evrende bi tozdan ibaretim belki de.

Şimdi burdan sana sesleniyorum.Bi şahıs bi cismani varlık ya da ruhani dünyadan bi huri,gaipten gelen bi ses olarak düşünülebilir.İkircikli yorumlar ve ironiler krem şanti içine konulan çilekler gibidirler.Kırmızı ama siyah noktalara sahip.Göz alıcı,tadı harika ama yerde yetişen,bodur..Yelkovan ve akrep misali.Bi yerde mutlu daha mutlu bi hayat var benim için.İçinde çıplak kadınların hamamda kurnaya yatıp göbek attıkları bi yerden ibaret olmayan.Erkeklerin kahvelerde fink attığı,sadece zevlerini düşündüğü bi yerden ibaret olmayan.

Tek istisnamsın.Beklemek ve bekliyor olmak her şeye rağmen güzel.Bi gün güzelliklere hep birlikte kavuşacağımıza inanmak ise daha güzel..

13 Kasım 2010 Cumartesi

Nerde Çokluk Orda Cidden Bokluk


Vizelerime çalışıyorum.Başarmak ve bi şeylere sahip olmak duygusu o kadar çok oturmuşki içimize,istediğimiz şeyleri yapamıyoruz.Yani ben yapamıyorum en azından.Bayram tatilindeyim sözde ama sınav çalışmak zorundayım.Neden sevdiklerimin yanında olamıyorum,dünya mı bencil ben mi çok bencilim ? Sistem böyleyse neden karşı çıkmıyoruz ki ? Siyaset Bilimi çalışırken,Modern Dünya Rejimlerindeki sorulardan biri de şuydu : "Hükümete fiziki baskı ve şiddet yoluyla mı boyun eğiliyor yoksa ortak pazarlık ve karşılıklı fedakarlıklarlar mı ? "Şİmdi buradaki fedakarlık kelimeleri haricindeki tüm kelimeler olumsuz,safsata ne biçim şeymiş bu siyaset.Midem bulandı.

Bu gece misafir var.Yarın sabah teyzemler geleceklermiş,mezarlık ziyaretleri sabah kahvaltısı falan geceye kadar gitmezler.Benim ders çalışmam lazım gelmeyin ya,insanlar ne kadar düşüncesiz.Çat kapı gelen misafirlerden nefret ediyorum.

İkinci üniversite olayına girişmek istedim fakat harçları görünce vazgeçer gibi oldum bi an.Ne o öyle ya.

"Öfkeden delirdim,bi boğa gibiydim" diyerek başlıyor Melis Danişmend.Yeni bi albüm çıkarmış sanırsam ya da çıkaracak bu ilk parçası.Bin Doz Öfke.Ben çok güzel buldum,akustik böyle indie bi tarzı var kendisinin.Kıvır kıvır saçları da pek hoş.Üçnoktabir de güzeldi benim için."Bahçe" isimli şarkılarını hala severek dinlerim mesela.

Odamızda tam on tane saksı var.Annem ben gideli iki ay oldu odayı botanik bahçesine çevirmiş.Böyle her giren şok,odanın ortasındaki sehpaya eskiden kitaplarımı,cüzdanımı,fanusu falan koyardım şimdi çiçek dolu yer kalmamış! Yemek bile yiyemiyoruz ha.Bi tanesinin adını da saçaklı koymuş annem.Gerçekten saçaklı bi şey.Böyle saçları var halıya kadar değiyor.Bugün de belgesel izliyoruz,kuşlar muşlar.Annem takılmış kuşun uçtuğu ağaca.Bahçeye bulupta diksek pek güzel olurdu,süs yapardık diye.Bi de bakır küp söylemiş birine dekorasyon için.Ohhoyy.

"Ne önüme bakıyordum,ne arkama.Varsa yoksa,bilendikçe bilenen zihnim.Sonu gelmiyor diye ağlıyordum,sonu gelmesin diye saplıyordum iğneyi.Bin doz öfke,bin doz bela."

Yeniden siyaset bilimi çalışmaya dönmem lazım.Yarın muhtemelen olay çıkarıcam.Evimizde yıllardır iki kişi yaşıyoruz üçüncü kişiye bile tahammül edemiyorum.İşte o kadar.

Bu arada kuzenim kamu personeli sınavından seksen üç almış.Büyük ihtimal atanacak.Mutluyum.Şırnak var tercihlerinde.Atanırsa ziyarete gidicem :)

11 Kasım 2010 Perşembe

Saçın Uzun Diye Hava Atma Lan,Karı Mısın Olum Sen ?


Uzun zaman oldu.Blog mlog yazmayı bırak blog mlog okumadım.Aynı zamanda blog mlog okumadığım gibi bana gelen mimsi şeylere de cevap veremedim.Çünkü bizim yurdumuzda internet yok.Çünkü biz devlet yurdunda kalıyoruz.Yirmidört saat sıcak suyumuz var ama.Adam olana çok bile.Ohannes ! Kaan Sezyum sevilir !

Kütüphanemiz var bizim üniversitemizin şimdi.Oradan da yazamıyorum çünkü çok kasvetli bi ortam var orada.Herkes ders çalışıyor böyle ne garip ! Aman canım,yazmanın da zamanımı olurmuş,ne vakit eserse kafama o vakit yazarım burası içinde beyaz sakızımla fink attığım sadecene bana ait olan bi mecra.Bitti.

Yani yazım bitmedi.Yazıyorum çünkü eve yani bayram tatiline gelmiş bulunmaktayım.Gelir gelmez masamın sandalyesini kırdım ve parmağımı kestim.En son gripli gripli 16 km'lik gerizekalı bi Doğa Gezisine katılıp bronşit olduktan sonra doktora tüp tüp kan verirken görmüştüm kanımın rengini.Mavi ırktan olmadığımı anladım.Gayet kırmızıydı kanım.Haa parmağım hariç başka bi yerlerimden de gelmekte o kırmızı kırmızı sıvıdan.Basur mu diyorsunuz siz buna ? Aha,ne kadar ayıp.Onun tıptaki dili hemoroid canım !

Saçlarımı kestirdim,kırk bir kere maşallah bana.( Maşallahı yanlış yazdığımı biliyorum ).Böyle bi buçuk senedir uzattım.Dalgalıydılar.Yüz milyon masraf ettim en kalite düzleştiriciyi aldım,gene de elektiriklendiler.Dedim ne o öyle karı gibi uğraş dur uğraş dur,kafama esti gittim kestirdim heman.İlk gün acayip bi bunalım yaşayıp beslemelere benzeşsemde sonunda alıştım.Erkek olmak varmış benden demesi valla !

Şimdi benim bayramdan sonra vizelerim var.İlk vizemiz Siyaset Bilimine Sokuş'tan ayyy pardon Giriş'ten.250 sayfa not çalışmamıştım hayatımda.Bi ilk olacak sanırım benim için.Hatta şuan şurda durduğum kabahat.Geçen sene 50 mevcutlu sınıftan kırk kişi kalınca kendi geçme olasılık olasılığıma takıldı aklım.Ama yeterince matematik bilgim yok.Zaten bu durumu matematik biliminin incelediğinden de şüpheliyim.

Benim botlarım var topuklu.Zaten bi seksen üç olan boyum bi seksen altı falan oluyor onlarla.Yolda görenler direk ohannes ! Ben gidecem.

Olum "Zeki" dinleyin !

Cut.