31 Ağustos 2010 Salı

Dicemidim:Berçelan Günleri


"Berçelan Yaylası" dört mevsimin aynı anda yaşandığı ender güzellikteki yaylalardan biriymiş Hakkari'de.Güzel Berçelan.Eteğinde karlar saklı.Rüzgar uçuruyor saçlarımı.Güneş bi yandan yakıyor tenimi.Ama üşüyorum aynı zamanda.Öyle bi yer Berçelan.Uçsuz bucaksız bi yeşillik şöleni,davetkar.Destansı bi güzelliği var.İçinde kurbağaların neşeyle fink attığı berrak ve buz gibi de içilesi bi suyu var.Piknik yaptık biz orada.Hakkarili dostlarla muhabbet ettik.Patlıcan közledik,ızgara tavuklar yaptık,Berçelan konuk oldu soframıza,muhabbet ettik.

Minik sohbetler ve gülücükler eşliğinde "bıttım" kahvesi içtik dostlarla.Zap suyu ve Sümbül dağı aklımızda,belki de hepimiz güzel düşlere daldık.Benim düşüm ise hiç değişmeyecek sanırım.Kardenlenler ve kardelen oğlanlarla birlikte derin bi eğitim hayatı.Sadece öğretmen olmak değil amacım.Arkadaş olmak onlarla.Oyunlar oynamak.Yaşlanmak istedim bi an.Bi emekli öğretmen olup,Berçelan'da,dağların arasında tek başıma yaşlanmak istedim.Yaşlandım düşlerimde.Islandım tertemiz karın rengiyle.Boyandım yeşile,beyaza,ala,güle.Bozkır türküleri içimde.Bedenim bozkırın içinde.

Hele bi esnaf abi yaklaşıp elimi sıktı ve dedi ki bana "Merhaba hocam,biz hiç bu kadar güzeli ve bu kadar yakışıklıyı bi arada görmemiştik,hoş gelmişsiniz Hakkarimize,aman diyeyim,gidince yalan söylemeyin,iyi tanıtın bizi oralarda,çay içmeye de bekleriz,gelin ballı cevizimizi yeyin".İnsan olmak ne kadar yüce bi duygu.Hakkari'de insan olmak daha da yüce bi duygu.

Düşlerim sardı dört bi yanımı.Üşüyorum deyip bu güzel şarkıdan bi alıntı yapmak istiyorum.Kuzenim söyledi bugün bu grubu.Kürtçe müzik yapıyorlar dedi,dinledim ve hayran kaldım.Hiç bu kadar ağlamamıştım uzun zamandır,ağladım."Koma Hivron" adlı bi grup sanırım.Şarkının adı "Dicemidim".Üşüyorum demek.Dinleyin derim ısrarla hem de.



Diyorlar ki şarkıda ;)

Sakla beni bozkırım
Gözlerinin yuvalarında
Dallarını umudumun süsü yap
Üşüyorum yine
Sakla beni
Beni güzelliğinde sakla
Sonsuzluğunda
Gözlerini aç bana
Derdini anlat bana
...

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Ve Ben İnandığım Yoldayım


Bi çok macera yarışmasına başvurdum türlü türlü kanallarda.Artık çok para kazanmak mı yoksa kendimi gösterip ekranda kıçı kırık bi projede belki yer alırım kaygısıyla popüler olmaya çalışmak mı amacım bilemiyorum.Ama kati fikrim para kazanmak olsa gerek.Bilgi veya zeka para kazanmak konusunda amaç değil bence fakat önemli bi araç.Hayata bi kere geliyorum,neden iyi yaşamayayım ki sorusunu soruyorum kendime uzunca bi göz kırpıştan sonra.Gerçekten öyle,bi kez doğuyoruz ve bi kez doğmuşken neden iyi paralar kazanıp iyi yaşamayalım ki.Bence yeryüzündeki her insan evladı kaliteli yaşamı hak ediyor.Para kazanmak amaç oldu bende.Eğer ailenizin durumu çok üst seviyelerde değilse hayata o ufacık pembe gözlüklerden daha da toz pembemsi bi kıvançla bakamıyorsunuz.Para kazanmak ve para sahibi olmak oluyur direkt amacınız.Benim de amacım bu.Bazen çok bencil olduğumu düşünüyorum.Amaç para kazanmaksa kimseyi tanımayacak kadar bencil olabilirim sanırım.Kendimi tanıyorum az çok.Henüz on dokuz yaşına daha girmemiş bi genç olarak bunları düşünmem ne acı.Ya da acı olan öğretmen atamaları,iş bulma,atanma vesaire vesaire kaygısı..

Ben küçüktüm
Babam rüzgara kızar küfür ederdi
O sinirle bile annemi asla üzmeyeceğine dair yeminler ederdi.
Annem üzüldü,
Babam ise asla aşk üzerine şarkılar söylemeyeceğine yemin etti.

Güzel günler de var hayatta.Bugün yine annemle birlikte film izledik bahçemizde.Küs olduğumuz yan komşumuzu delirtmek için ben bilgisayarımın hapörlörlerini taktım müzik çalara ve gümbür gümbür güldük eğlendik.Çok fenayız ana oğul.Ha bi ara annem çoşup "Sabahlar olmasın,Allah!" dedi,işte o zaman koptuk ikimiz de.Müzeyyen teyzem çiçek verdi bize bir sürü.Bahçemize tekrardan renk geldi.Güzel çiçeklerimiz oldu.Duvardan sarkan çiçeğin adını "Mine" koyduk.

Bi gün biri bana seslenecek.Elimden tut diyecek ve beni alıp gidecek.Sadece yeşil olacak gittiğimiz yer.Yeşilin en derini.İçine indikçe suyu akacak böyle yeşilin.Ben de susup dua edeceğim Allah'a içimden.Uyandığımda gidecek biliyorum.Bunların hepsinin bi rüya olduğuna inanmak zorunda olucam.Ama lütfen,eğer bi gün gideceksen,tüm bunların rüya olmadığına dair bi kanıt bırak ortada.Mutlu olurum.

Her geçen gün ömrümüzü tüketiyoruz.Bense ne zamandır farkındayım.Sevdiklerimle ve en çok annemle vakit geçirmeye bakıyorum.Kimseyi kırmıyorum artık.Giderek ihtiraslarımdan arınıyorum.Beni mutlu edecek tarafları seviyorum.Seçimimi onlardan yana yapıyorum.Yaptıklarımız bu dünyada kalıcı.Bizse göçücü.O yüzden hırsla kazık atmanın,kin gütmenin ve kalp kırmanın bi manası yok.Üstün görmüyorum kendimi,kimseyi.Eğer hayat hakkındaki kararları kendi başıma almaz da başkalarına danışırsam daha sonra seçim şansım olmaz zaten.Bu yüzden tüm insanların tek başlarına olmaları gerektiğine inanıyorum.Yani herkes aslında sonunda sahnenin ortasında tek kalıyor.Doğarken teksek,ölürken de tekiz.Bi tabuta iki ölü sığmadığı gibi.

Zaman ne çabuk geçiyor.Eskiden bu tarz cümleler kuramazdım.Müzikal bi dans eşliğinde kafamda binbir hayaletle ve içimdeki gudubet sesle,neticeyi aktarıverdim şuracığa.Daha nice küçük mutluluğa...

29 Ağustos 2010 Pazar

Hüzün Gecesi

Birden mumlar söndü masada.Ne olduğunu şaşırmışken gözlerimi açamadım o karanlıkta.Gözlerim kapalı sessizce uzaklaştım masadan.Hiç şarap içmemiştim,kırmızı olsun istedim.Ama olmadı.Ruhu bile duymadı gittiğimi,duyurmadım.Yıllardır yazıyorum ona vermek için,küçük notlar,hepsi sararmış lekeli kağıtlarda.Aklıma geldikçe yazıyorum.Veremedim.Ceplerime koyduğum gibi uzaklaştım masadan.Kapıdan çıktığımı bile duymadı.

Hüznüme garp etmiş minik bir beste
Gramafon uzaktan eşlik ediyor bana aheste
Salkım salkım bir gülüş,gamzemin hemen dibinde
Elbet bir gün gelecek,ben olacağım
Gözlerinde çalan tek beste

Sadece bir hikaye değildi bu,içinde çocukluğumun geçtiği o evde kalan bütün anılarımdı.Toplasan beş para etmezdi ama değerliydi.Çürümüştü ama kokusu adamı meşke getirirdi.Mutluydu ama yalnızdı.Zor bi hayatı devam ettirmeye çalıştı.Eski bi resim çerçevesinde.Sadece kendi renkleriyle.

Bi şeyler yazmayı planlıyordum uzun zamandır.Fikir ise yeni düştü aklıma.Hiç yazamadım uzun soluklu bi şeyler.Ama bu sefer kararlu gibiyim.Daha yeni uydurduğum bir pasajı geçtim üstte.Bakalım neler çıkacak,merakla bekliyorum.

19 Ağustos 2010 Perşembe

Biliyorum Bi Gün Sihirli Bi Değnek Kıçıma Dokunacak


Ben hala bi peri masalında yaşama umudumdan vazgeçmedim.Biliyorum bi gün sihirli bi değnek kıçıma dokunacak ve ben güzellİkler ülkesinde devamlı beyaz çiklet çiğneyeceğim.Uzaylılara inanıyorum esasen.Ülke hakkındaki gerçekleri merak ediyorlarsa ben kaçırılmaya razıyım.Evet bu açık bi beyannamedir.Klastrofobik bi şey değil.Ama kapalı alan korkum vardır yani benim.Üst solunum yollarım küçüklüğümden beri hasta pek iyi çalışamıyorlar,bi de ben alt solunum yollarımı kullanınca hepten delirdiler o yüzden bana küsler şuan.En son burnumdan bi pişirimlik et çıkmıştı bi daha haber alınamadı.Neyse ben komiklik yapamıyorum ya.

Bu gece teyzemler geliyorlar.Gecenin ikisinde seyehat etme kararı alan tek manyak sülale bizim sanırım gündüzler poşete girdi.Neyse ben onları gardan,bisikletle karşılamaya gideceğim.
Gidiyorum ben,annemin yaptığı sütlaçlardan yiyeceğim.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

İçimizde Bi Melek Var,İki Tane De Şeytan


İçimde iki tane şeytan var.
Ve bazen içimde kalan melek savaşamıyor onlarla.
Hepinizin içinde iki şeytan var.
Kötülük iyilikten daha güçlü bi şey.
Ne Selena gerçek ne de Bücür Cadı.

Böyle düşünmek istemiyorum.Hani peri masallarının her zaman cebi para dolu o yüzden çok süslü ve mutlu genç kızları ekrana çıkar ve güzel sözlerle mutlu olmak gerektiğini fısıldarlar ya.Ya da genç bi kadın genç bi erkeğin koynundayken günaha girdiğini fark etmez,zevk alır ve zevk verir.Sabaha ise pişmanlıktan kan kusar,dağılır ve bir daha da toparlanamaz.İki tane uçurum,yaşadığımız karasızlıklar hep iki konu veya iki kişi arasında,anne ve babamız var iki kişi,hep bi şeyi bi şeye tercih ederiz,iki tane tercih edemeyiz ama tercih yaparken doğal olarak iki şey arasında kalır ve düşünürüz.O yüzden iki tane şeytana sahibiz.Kötülük çoğul,iyilik tekil.Melek hep yalnız,köhne melek,grimsi konakta,avluda,caddede,bostanda sigarasını yere atan şeytan,arkasından söndürmeye gelen ise melek.Yani her halükarda güçlü olan şeytan.

Her şey oransal olarak birlikteliği sunuyor bize.Yani matematik bilimine bu sayede inanmaya başladım.Arada çok büyük bi enerji var.Uyanmak istiyorum bu kabustan.Keşke mutlu bi rüya görebilsek.Ama insanlar üzgün,mutsuz,işsiz,hüzünlü,kayıplı,insanlara sorulmadan bedenlerine girilmiş ve çıkılmış durumdalar.Sinema filmleriyle,tiyatrolarla oyalanamaz bu insanlar.En derin yerine zevk için sopalar sokulmuş bi alemdeyiz.Acele etmeliler,çünkü insan gibi yaşabilmek için bile dünya kadar anadan doğma şansa ihtiyaçları var.Ve maalesef bu şans dedikleri şey süt ve ekmek gibi dışarıda ücretsiz dağıtılmıyor.

Gülemiyorum çünkü acı çekiyoruz.Yaşadıklarım kalbimde.Sadakate inanmıyorum bu saatten sonra.Her ne kadar Yüksek Sadakat adında şarkılar çınlasa bile.İnsan mutlu olabilmek için bu kadar çaba sarf etmek zorunda mı gerçekten?Bu hayatta yarına çıkmak için,bi nefes daha alabilmek için bu kadar zor şeyler atlatmak zorunda mı bu insanoğlu.Yazık,sadece bi beden,nasıl yapsın tüm bunları mutlu olabilmek için.İyi yaşamak herkesin hakkı.Doğuştan adaleti bakire olmayan bu dünyadan bakire olarak gitmesini kimse ummuyor zaten umutlarımızın.Ama saf olarak gitmek istiyor duygular,dokunulmamış sadece okşanılmış ve sevilmiş.Sadece okşasın ve sevsin kişilikli dünya beni,kirletmesin.

Kötü baktım bu sefer evet.Çiklet belki de bu yazıda karardı.Ama her şeye beyaz bakan saf bi insan olmayı tercih etmiyorum.Sadece insan olduğu,parası olmadığı ve evet şansı olmadığı için onurunu satmak zorunda olan onca insan var.Üzülmek gerekiyor.Artık algılayalım,insanoğlunun acıları var.Çikletin de acıları var.

17 Ağustos 2010 Salı

Gecenin Bi Vakti Uçmak

Dün gece iftara davetliydik.Dönüşte annemler dondurma yemeye gittiler ben eve döndüm.Bisikletimle gitmiştim giderken.Evleri çok bayırda ve bizim oraya gelene kadar süper bi yokuş var.Kulağıma en sevdiğim müziği taktım ve yokuş aşağı doğru bisikletimle birlikte kendimi bıraktım.

Eğer gecenin bi vaktiyse,rüzgar varsa ve saçlarınız uçarken sevdiğiniz müzik saçlarınızın dalgalarında yankılanıyorsa bence bu uçmaya eş değer.

15 Ağustos 2010 Pazar

Sahurda Küçük Bi Huzur


Dün annem sahura misafir aldı.O kadar hoşuma gitti ki,eski gelenekmiş annem bahsetti dün.Sadece iftara değil bizim zamanımızda sahura hep misafir alnırdı.Komşular her gün birinin evinde toplanır bi demlik muhabbetin dolu dolu tadına bakılırdı dedi.Her zaman eskilerde yaşaması gereken bi insan olduğuma inanırım.Hani böyle cumbalı evlerde,kalabalık bi aile içinde.Ananeler,dedeler,teyzeler,dayılar,amcalar,yiğenler bi evin içinde.İşte o zaman düşünüyorum bu güzel Ramazan ayı kim bilir ne kadar güzel geçerdi.Özellikle Cumhuriyet zamanlarını görmek isterdim.Garip ama ben Fikriye Hanım'ı pek merak ederim.Onun neler hissettiğini gerçekten anlamak,zamanlarına tanık olmak isterdim.

Mesela Zeki Demirkubuz'un son filmi Kıskanmak'taki sahne ortamı çok hoşuma gitti benim.Sobanın üzerinde kaynayan bi ıhlamura bile özlem var içimde.Biz de kaynatırız gerçi ama o zamanlardaki gibi olmuyor işte.

Annemle film günlerine başladık.Geçen gün iftardan sonra dinlendik,bahçede kahve falan içtik,sonra annem senin şu Taş Baba'yı indirde bahçede serin serin oturup sahura kadar,bi film izleyelim dedi.Önce Sol Ayağım'ı izleyelim dedik başlarken film anladık ki izlemişiz onu.Sonra ben ısrar ettim ve on kere izlediğim Tim Burton filmi Alice'i izlemeye karar verdik.Oh.

Ramazan güzel geçiyor benim için.İçimde hep kalabalık bi aileye özlem var ve de denize tabiyki..Emekliliğimde Ayvalık'tan ya da Muğla'nın tatil yerlerinden bi ev almak istiyorum.Böyle duvarları kireç boyalı her yanı bembeyaz denize yakın küçük bi ev.Sanırım artık buradan sıkıldım.

Hakkari'li dostlarımızdan biri gitmeden hepimize bi cd hazırlamış.İçinde Kürtçe müzikler var.Onları tek tek dinlemek istiyorum.

Ayrıca dün yaptığım tavukgöğsü de harika olmuş.Akşam da misafirlere süpangle yaptım o da nefisti.Bugün de irmik tatlısı var.Tatlı,tatlı,tatlı.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Çok Tatlı Ama

Tatlı olan başlıktaki çelişki değil yani herhangi bir yaratık değil tatlıdan kastım.Kastım Ramazan'da yemek arkasından yenen tatlılar.Bizim evde bi gelenektir.Salata ve ana yemek annem tarafından yapılır,çorba ve tatlı işi bana aittir.Çok tatlı sever bi aileyiz.Sadece Ramazan'da değil de her zaman tatlı yeriz,evden hiç eksik olmaz.En olmadı annemin bir tarçınlı keki vardır hep ondan bulunur.O da olmadı bizim pazarda kurabiyeci teyze var.Beni pek sever her hafta bi kilo kurabiye alırız ondan,taze taze.

Ramazan'ın ilk günü,tiramisu yaptım.Gittim marketten kedi dili aldım.İnternetten tarif buldum ve aynısını uyguladım.Güzel de oldu afiyetle yedik.Ama labne peynirini light almayıp normal almışım o yüzden biraz peynir tadi baskın geldi annemin pek hoşuna gitmedi ama ben yedim,sonuçta tatlı yani kaçırmam.İkinci günü ise keşkül yaptım.Çok severim ben keşkülü.Sütlü tatlılar içinde ayrı bi yeri vardır,gizli gözdemdir yani keşkül.Ertesi günü ise vişne jölesi yaptım.Güzel oluyor şahsen soğuk soğuk benim çok hoşuma gidiyor.Bugün ise tavukgöğsü yaptım ve üzerine biraz ceviz çekip serpiştirdim çok hoş oldu yani.

Dün yeni çorba lezzetlerinden kafkas çorbasını denedik.Bizim oraların çorbası.Haliyle içinde lahana falan var.Çok leziz bi çorba bence Ramazan çıkmadan kesin deneyin sofralarınız güzelleşsin.

Hehe,kendimi yemek programı yapar gibi hissettim.Şimdi bu yazıdan çok marifetli bi manyak olduğum anlamı çıkmasın.Ben bu tatlıları falan hazır tozlardan yapıyorum.Yani süt ile pişirince oluyor arkasında tarifi var zati.Herkes yapabilir.Ben de normal sayılabilecek bi varlığım ekstra yeteneklerim yok bu konuda.Ama ailecek süslemeye meraklıyız bu bi gerçek.Benim ortanca teyzem profeyşınıl aşçı olur.Süper yemekler yapar.Girişimci dayım bi ara annemle ikisine teklif sunmuştu :D Bi restorant açalımmış,ortanca teyzem yemek yapar annem ise yönetir,yemeklerin süslemelerine bakarmış.Ne kadar ciddiydi teklifinde bilemiyorum tabii :D

Herkese hayırlı iftarlar :)

13 Ağustos 2010 Cuma

Ben Nasıl Biriymişim ki?

Ben rap dinlemem ama sanırım bu büyü beni de sarmaya başladı,yok hayır dinlemiycem ama son günlerde şu şarkıyı çok severek dinliyorum.Hani Eminem ve Rihanna düeti."Loe the way you lie"

Müzik konuşmak hoşuma gidiyor,her ne kadar müziğe başlayıp güzel bi gitar edinsem de sanırım dinlemek benim için daha hoş bi şey.Bir de salonda elimde merdivenin başlığı kulağımda kulaklıklar şarkı söylemek.Her ikisinden de vazgeçemem sanırım.Yazdan beri yaptığım en hayırlı iş Hakkari'ye gitmekti.Sıcaklar beni mahvediyor,aşırı terleyen biri olarak evden dışarı çıkamıyorum.Evde de tek eğlencem çiçeklerim ve internet sanırım evet çok kötü ama kültürlü olucam diye saçma sapan işler yapan tiplerden de değilim.Örneğin televizyonda belgesel yerine dizi izlerim,eğlenceli kanallara ve programlara bakarım burjuva değilim aristokrat hiç değilim.İtiraf edin artık hepiniz popüler kültürün bi parçasısınız,gerçekten ama öyleyiz.Bundan da gocunmamak lazım.

Annem bu bayram evde o yüzden bir çok yeri gezme kararı aldık.Umarım gezeriz biraz da ben de ferahlarım başka insanları görüp.Ayrıca uçakla uçmak güzel bir duyguydu.Belki ben de ileride host falan olurum belli olmaz bu işler.

Dün iftara gittik.Yemekten sonra evin oğlunun odasında film falan izledik.Çocuğun sanırım pornodan haberi yok.Erotik klip izleyen insanlar kaldı mı hala ya ? :D

Hakkari'de çok güzel bi etkinlikle hepimizin resimlerini çizip zarfa yapıştırdık.Sonra gideceğimiz güne kadar herkes küçük notlar yazıp zarfların içine attılar.Maksat dalga olsun ve ileride unutmayalım birbirimizi.Şimdi çok eğlenceli bi şey yapıp bana yazılan notları burada paylaşıcam.Başlayayım heman :)

"Ekibin küçüğü;samimiyetin içtenliğin ve olgunluğunla takdirimi kazandın.Bundan sonra da görüşmek dileklerimle."

"Gidip geldiğimiz o yoldan hatırladığım en net şeyler "slav" ve sen olacaksın,çok samimi bi yol arkadaşısın çok sağol"

"Şişşt ufaklık,yaşın ufak olabilir ama yüreğindeki olgunluk ve samimiyet çok büyük,iyi ki tanımışım seni"

Heyy,senle tanıştığıma çok memnunum.Çok eğlencelisin,kuzenime de benziyorsun hani :D"

"Dikkat et fazla açılma bugün daha beşinci gün,yavaş gel daha vakit var biliyorsun uğursuzum başına bela alma!"

"Beatiful and sexy but here you are baby!"

"Daha çok küçücüksün yeni bir hayat var önünde gerçeği bilirsen ki(daha toysun bilemezsin) yürüdüğün yol senin zaten.Yeni doğmuş bir bebek,yeni açmış bir çiçek (keçi) gibi.Bir ömür var önünde (-18) tiftik keçisi saçlarınla beraber KAL KAL KAL :D"

"Seni ilk gördüğümde çok sakin,etliye sütlüye karışmayan ve soğuk demiştim.Son sözüm dışındakiler aynıymış.Gerçekten çok sempatik ve iyi bir insansın.Tam da senin yaşlarında bi kardeşim olsaydı senin gibi yetiştirirdim onu(face'teki kendi çekim pozların hariç,aa kaldır onları çocuğum :D )"

Bir de sağ olsunlar bana Küçük Emrah posteri almışlar :D


8 Ağustos 2010 Pazar

Hakkari'de Bir Mevsim



Dağların arasında bir şehir düşünün.Dağlardan başka derdinizi anlatacağınız biri yok.Bağırsanız sesinizi duyacak kimse yok.Sümbül Dağ'ı tüm heybetiyle üstünüzde kükrüyor.Sarı bakıyor insanları,kollarınızı iki yana açtğınızda Hakkari'de,Hak sanki sizi duyuyor.Kullarına cevap veriyor her yerden.Yanık bi kadın sesi Duydum Van'da.Van havalimanında indiğimizden beri yanık bi ses,bi kadın sesi beni çağırıyordu sanki.Hakkari kadın,Hakkari tüm heybetiyle anlı şanlı bir kadın,kırmızı fistanlı gümüş kemerli yürekli bi kadın Hakkari.

Dört saatlik bir yolculuk yaptık Van'dan Hakkari'ye.Dağların arasından ilerlerken,tüm saçlarımı verdim Hakkari rüzgarına.Güneş yüzümü kavururken bi elimle dokundum havaya,güneş yaladı sanki tenimi,ısıttı.

Uzun bir yolculuğun ardından Hakkari Anadolu Lisesi yurduna geldik.Ekipten arkadaşlarla tanışıp on yedi günü geçireceğimiz odalara doğru yol aldık ve yerleştik.İlk etapta beni ürküten tarafı,her yerde askeri araç ve polis araçlarını görmemdi.Eğer yaşadığınız yerde bu kadar sık etrafta dolanan asker ve polis kuşatması görmemişseniz bunun size garip gelmesi gayet doğal aslında.
Hakkari günlüğümden bi şeyler paylaşmak istiyorum değiştirmeden.

"Sabah kahvaltıdan sonra Gençlik ve spor merkezine çocuklar ile çeşitli oyunlar oynamaya gittik.Bir kısım arkadaşımız çocuk hakları ile ilgili olan aynı zamanda bildiğim kadarı ile Bilgi Üniversitesinin geliştirdiği "Söz Küçüğün" adlı oyunu oynatırken bir grup arkadaşımız ve ben de dışarıda eğlenceli oyunlar oynadık.Ardından;Hürriyet,Cnn ve Star Tv'den röportaj için geldiler.Ne gerek varsa artık boy boy resimlerimizi çektiler.Hemen ardından gece film göstermi oldu.Sokakta,Belediyenin önünde Hakkari halkıyla birlikte,kurduğumuz açık hava sinemasında film izledik.Genco Erkal ve Şerif Sezer gibi değerli oyuncuların oynadığı Hakkari'de Bir Mevsim adlı film..

Hepsi bana ve diğer arkadaşlara hocam diye hitap edip durdular.Öğretmen çok değerli onlar için.En yaramaz çocuklar bile sadece öğretmen sözü dinliyorlar orada ve bir çoğu öğretmen olmak istiyor.Çocuk her yerde çocuk,hiç bi farkları yok.Tek farkları ise eğitimin yetersiz olmasına rağmen matematik yeteneklerinin iyi olması.Sosyal Bilgiler ve Türkçe gibi derslerini kolay buluyorlar veletler.Şimdilik dost olduklarım;Fatma,Çiçek,Rosalin,Serkan,Melike,Zeynep,Merve,Rukiye,Adem,Şaban ve Şivan.

Serkan,film izlerken yanımda oturdu ve yarın sabah sizi kapının önünde bekleyeceğim hocam dedi.Kocaman gülümsedim.Süper bilgili bi abiyle tanıştım.Bana film esnasında Halepçe katliamından,Şah zamanına ve Humeyni zamanına bir sürü sözlü tarih anlatımı yaptı.

Ahmedi çayının tadı bir harika.Karanfil kokusu var.Bir de halktan herkesin gittiğimiz her yerde zorla çay içirmesi yok mu,iyiki varlar :)"

Yediğim yemekleri yazayım hemen,ekip bize çok iyi baktı 89522366 kere et yedik.

-Adana Kebap
-Kaşarlı Kuşbaşı
-Lahmacun
-Izgara Kanat
-Hakkari Sarma(Kaşarlı)
-Güveç
-Kaşarlı Pide

Anılar bitmez.Daha devam edeceğim.Hakkari anlatmakla bitmez.Bir kadın asla anlatmakla bitmez.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Hakkari'den Döndüm

Hey dostlar!

Hakkari'den dönmüş bulunmaktayım.Ha bi de bütün televizyon kanallarında çıktı bizim proje,hehe belki izleyenler olmuştur ben de vardım haberlerde.

Uzun uzun Hakkari'de yaşadığım izlenimleri paylaşmak istiyorum kendi objektifimden yansıyan foroğraflar ve anılarımla.Ama hem havalar çok sıcak hem de yorgunum biraz.Ama en kısa zamanda paylaşacağım bendeki güzel anları.

Şimdi gideyim zira çok sıcak :)