Bu aralar vaktim çalışmak ile geçiyor, tatilde olmama rağmen. Yine dayanamadım, önümüzdeki senenin çalışmalarını erkenden hazırlamaya başladım. Huylu huyundan hiç vazgeçmiyor. Önümüzdeki sene, üç senedir derslerine girmediğim seviyelere gireceğim. Gireceğim her iki seviye de, müfredatlarını pek sevmediğim seviyeler. Konulara da epey uzak kaldım fakat çalışma hazırlarken tüm konuları tekrar etmiş oluyorum. Bir açıdan iyi oldu, kendimi yenileme fırsatı buldum. Tatile çıkana kadar yavaş yavaş ünitelerin taslaklarını hazırlamak niyetindeyim. Böylece sene içerisinde başka şeylere de yoğunlaşabilirim.
Bir yandan da Şamanizm ile ilgili okumalara başladım. Mitoloji ve inanç tarihi alanlarında okumalar yapmak gerçekten çok ufuk açıcı. Hala devam ettirdiğimiz geleneklerin bile mitolojik, arkaik kökenlerini görmek çok tatmin edici bir deneyim. Bilgi çoğu zaman insanı güçlü kılar fakat bizim gibi ülkelerde, özellikle de günümüzde bilginin açtığı kapılar birer birer kapanmaya başladı. İçinde yaşadığımız bu hız çağında, işlerin niteliğinden ziyade hızı ön plana çıkmaya başladı. Bundan çok muzdaribim. Hız arttıkça inadına yavaşlamak istiyorum. Yavaş hareket etmek, yavaş düşünmek, yavaş konuşmak, yavaş müzikler dinlemek...
Pazar günü kuzenimle Kanlıca'da güzel bir kahvaltı yaptık. Uzun uzun sohbet ettik, bana da iyi geldi. Sonrasında biraz Kanlıca sahilde yürüyüp Kuzguncuk'a geçtik. Orada da birer kahve içip sohbetimize devam ettik. Ailelerimiz birbirleri ile hiçbir zaman iyi anlaşamadılar. Annemler üç kız kardeş, en küçükleri annem. Büyük teyzem ve ailesi ile uzun yıllardır görüşmüyoruz zaten. Ortanca teyzem ile görüşüyoruz ama mesafeliyiz. Yalnızca özel günlerde telefonlaşıyoruz, o kadar. Bu esasen benim için oldukça talihsiz bir deneyim. Zaten baba tarafımdan bizzat babam da dahil olmak üzere kimseyle iletişimim yok. Anne tarafımın da çekirdek ailesi ile ilişkileri sorunlu olunca benim akrabalığın ne demek olduğuna dair hiçbir fikrim oluşamadı. Aralarında geçmişte yaşanmış pek çok mesele var, hayata bakış açıları da aynı değil. Annem de yaşadığı olumsuz deneyimlerde onlardan gerekli desteği alamadığı için ister istemez kırgın.
Kuzenim de burada yaşıyor ve o da bir öğretmen. Aynı şehirde oturmamıza rağmen onunla da çok az görüşüyoruz. Yakın akrabalar arasında birlik ve beraberlik olduğunda ve bu birlik ve beraberliğin temelleri sağlam olduğunda kendinizi daha güçlü hissediyorsunuz. Böyle aileler tanıdım, bazılarına hayran kaldım. Fakat bizimkiler bunu başaramamış. Her koyun hep kendi bacağından asılmış. Çocukken anneme hep daha kalabalık bir ailemiz olsun isterdim dermişim. Büyük sofralar, kutlamalar, özel günler...Fakat sanırım artık günümüzün hayat şartları da buna uygun değil. Ben de bunun için bir çaba harcamıyorum esasen, sessizliğim konforum oldu yıllar içinde. Birilerine uzun uzun vakit ayırma yeteneğimizi kaybettik. Bireyselleştik. İnsanlar sizi dinlemekten ziyade daha çok kendi dertlerini bilakis kendilerini anlatmak ve rahatlamak istiyorlar. Sözlerime değer veren, yalnızca çıkarsız dinlemek isteyen, dinleyen o kadar az insan kaldı ki hayatımda... Artık bunun için kimseye de kızmıyorum. En nihayetinde herkes kendisi ile meşgul çünkü. Benim de insan ilişkileri konusunda pek iyi olduğum söylenemez zaten.
Tatil tarihimizin yaklaşmasına az kaldı, biraz deniz, biraz farklı bir ortam iyi gelecek sanırım. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi, negatife değil pozitife odaklanıyoruz. Hadi bakalım çiklet, göster kendini.
Bitiriş itirafı: Bugün birkaç saat suratım asık dolandım. Artık ne hissettiysem. Ama geçti. Açtım çok sevdiğim Roo Panes'in şarkılarını. Güzellikler, çiçekler, güzel hisler...Pozitif ol, pozitif ol çiklet.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder