Daha evvel yazdığım yazılarımın birinde Kitap Yayınevi'nden ve yayıma hazırladıkları değerli eserlerden bahsetmiştim. Dün bitirmiş olduğum ve beni çok etkileyen bir anı-seyahatname kitabından bahsetmek istedim bu yazımda.
Friedrich Seidel, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'nun Osmanlı İmparatorluğu'na 1591 yılında yolladığı elçilik heyetinde eczacı olarak görev yapmaktadır. Konstantinopolis'e gelip dönemin elçilerinin konakladığı Alman Evi'ne yerleşir. Önceleri her şey yolundadır, Seidel o dönemde Konstantinopolis'teki hayatın bir portresini çizer. Şehir yaşantısından bahseder, insanların gündelik yaşamlarını aktarır ve aynı zamanda Alman Evi'nde ve elçiliklerde yaşanan çeşitli olayları çok canlı bir şekilde anlatır.
Fakat mutluluğu uzun sürmez; dönemin sultanı III. Murad Avusturya'ya savaş açınca Seidel ile elçilik heyetindekilerin başına gelmeyen kalmaz. Önce, Kadırga civarındaki hapishaneye kapatılırlar. Ardından taş kadırgalarında forsa olarak çalıştırılmaya başlanırlar ve bir süre sonra da Kara Kule'de bir esir hayatı yaşarlar. Eseri okurken Seidel'in ve arkadaşlarının başına gelen talihsiz durumlar beni çok üzdü.
1596 yılına gelindiğinde III. Mehmet döneminde nihayet özgürlüklerine kavuşurlar ve Seidel de yaşadıklarını kaleme alır. Özellikle sultanın sarayına, özgürlüklerini talep etmek ve yaşadıkları durumu anlatmak için gittikleri kısımlar beni çok etkiledi. O dönemi canlı bir şekilde yaşamak ve Seidel ile birlikte hayatın birkaç yılını gözlemlemek, üstelik 1590'lı yıllara seyahat etmek isterseniz metin gerçekten büyüleyici. Türkis Noyan'ın emeğinin ve çevirisinin de hakkını vermek gerektiğini düşünüyorum zira hiç kolay bir iş değil.
Seidel özgürlüğüne kavuşunca ben de özgürlüğüme kavuşmuş gibi hissettim. Özgürlük ne kadar değerli!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder