Bu aralar şu sıralar pek yazamıyorum. Nedenini de bilmiyorum. Zaman ne çabuk geçiyor. Okulum kısa bir Kasım tatili arası verdi. Biraz çalışma biraz da nefes alma arası, iyi oluyor. Osmanlı tarihine merak saldım biraz. Yoğun bir çalışma içerisindeyim bu aralar.
Edebiyata biraz ara versem mi vermesem mi derken kişisel çelişkiler içerisinde kaldım. Tarih ve edebiyatı okumak aynı anda çok mümkün olmuyor. Bir yandan Proust'un Kayıp Zamanın İzinde serisinin dördüncü kitabı Sodom ve Gomorra beni bekliyor. Diğer yanda koca bir Devlet-i Aliyye. Bu işin içinden bir şekilde çıkacağım. Birini yabana atmak bana yabancı. Derdine bak diyebilirsiniz ama bu benim için büyük bir dert. Vallahi.
Bu haftayı biraz anneme ayıracağım. Geçenlerde Büyükada'ya gitmiştik çok güzel oldu. Bu hafta da tarihi yarımada turu yapacağız. Elimden geldiğince ona İstanbul'un önemli yerlerini gezdirmeye çalışıyorum. Çok ama çok mutlu oluyor. Haliyle ben de.
Hiç ihtiyacım olmadığı halde 10 kilo kadar verdim iki ayda. Yazdan beri sağlıklı beslenme misyonu ile hareket ediyorum. Bunun yanında yemek yapmaya başladım yoğun bir şekilde. Acayip zevk alıyorum. İyice iskeletor gibi olmadan birkaç kilo almaya çalışsam iyi olacak.
Şimdi gidip lavanta çayımı içip uyuyayım en iyisi. Yeni gün, yeni koşturmaca kapıda.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder