Bir nesne'leşme halidir gidiyor durumum.Dinsel inancımın idaresi altındaki düşüncelerimden,evrenin maddeye taptığı ve olağandışı kuramları bir bir yuttuğu inancına doğru evriliyorum.Mor ve Ötesi Yardım Et adlı şarkılarında " Dünya yalan söylüyor " diyor.Günlerdir bu şarkıyı dinliyorum,sebebi yok.Sadece yalanın ne kadar basit bir şey olduğunu kavramaya sanırım yeni başlıyorum.
İçimizde yatan bir faşizanlık var,bunu inkar etmemiz çocukca olur.Toplumca,iklimleme cihazına sokulmuş gibiyiz.Hani şu bulmacalarda çıkan cinsten.Beş harfli,baş harfi " k ".Ama bilemediniz,doğru yanıt klima değil " katil ".Kendi kendimizin katiliyiz bu ülkede.Üzerimizdeki nem bize fazla gelirken bir anda kış mevsimi ile çarpılmış gibiyiz.Duygu faşizmi var bünyede.
Giderek herkesin normalleştiği hayatımızdan şüphe etmeye başladım artık.Başkalarının hayatının artıkları ile yaşamak,başkalarına mecbur olmak ya da gerçek anlamda sevgi tütünleri tüttürmek arasındaki uçurum beni yoruyor.Aslen uçurumlardan korkmam.Eğer hayatın ikinci yarısına gelmişsek,bu yaşla ölçülmemeli bir nevi.Ruhun erken yaşlanması denmeli bunun adına.Tensel anlamda ikinci yarıya gelmeden ruhu yaşlanan kaç insan sayabiliriz ? Bence,bir tanesi de benim bunlardan.
İnsan kardeşim der ya Ece Temelkuran,ne güzel bir kitaptır " İkinci Yarısı " öyle.Sonra bir denemesinde şöyle yazar ve beni benden alır bu hatun kişi :
"Rakı içilmeyecekse kavunla peynir niye var ? Sigara içilmeyecekse yağmurla çay ? Madem aşık olunmayacak kadınlar ve adamlar niye ? Madem büyük yanlışlar ve acayip maceralar olmayacak niye hayat ?"
Sizin ruhunuz hala yaşlanmadı mı dersiniz ? Hayat mel'un bir kavun.İçi bok rengi,dışı bok rengi.
2 yorum:
Keske bu kadar erken yaslanmasaydi ruhumuz... Gizmo
Yaşlılıkta bir garabet hali,ilmek ilmek hayat.
Yorum Gönder