Bu seneki not defterimi karıştırdım biraz. Çöpe gidecek. Canımın sıkıldığı ve derin düşüncelere daldığım boş derslerimin birinde bir şeyler karalamışım. Buraya not düşmek istedim.
"Hırs, ölümden korkmaktır. Hırsın, ölümsüz olma isteği ile yakından bir ilişkisi vardır. Hırslı insan ölümü yadsır, ölüm anı yaklaşana kadar onu bertaraf eder. Yarışır, kovalar, koşar, kendini heder eder. Tüm bunların fazlalığı ölüm korkusu ile bağlantılıdır. Kişi, ölümden korktuğu oranda yaşama tutunur. İnsanı yaşar kılan ölüm korkusu ve belirsizliktir. Ölümden ne kadar korkarsanız o kadar çok yaşama uğraşı edinirsiniz. Kurslar, sevgililer, eşler, okullar, mevkiler, evler, arabalar, şirketler, kıyafetler, lüks yaşamlar ve daha fazla şey isterler. Hayatın beyhude olduğunun farkına varan insan bilinçli insandır. Her şeyi gözlemleme ve sağaltma yeteneğine sahiptir. Tüm bunların farkında olduğu ve bir çözüm bulamadığı için sürekli sıkılır, daha farklı bir yol arar. Hayattaki dertleri ve idealleri farklıdır."
"Türlü hesaplar peşinde insanoğlu, tek dertleri kendileri, hep başkalarının önünde olmak niyetindeler. İncelik kalmadı. İnsanlar, inceldikleri yerden koparıldılar. Ziyan olmuş ölümlü hayat her birimize. Dışarıda düşlenen ağustos böceklerine aldırmaksızın, makus talihini yenmeye çalışanların gözleri diğerlerinin gözlerinde. Bazen sıyrılmak istiyorum aralarından, hiç aralarında olmamak. Bırakıp gideyim her şeyi, bir sondan diğer sona doğru. Bir yaşam daha yok önümde, sonlu hayat zamanımızdan hız çalarak ilerliyor. Niçin bu kadar hırslılar? Her dakika paradan konuşuyorlar, her dakika zengin olmaktan bahsediyorlar. Nedir parada onları böylesine çeken şey? Sırrın kendisinden haberdar olmak bu kadar mı zor? Yaşamın bana sundukları ile yetiniyorum da; sanki yaşayacak hiçbir şey kalmadı önümde. Tek isteğim biraz daha derine doğru yüzüp ardından yüzmeyi bırakmak."
Böyle işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder