25 Mayıs 2019 Cumartesi

Bir Durum

Bazı siyah noktalar var, bazen renk değiştiriyorlar fakat hep oradalar. Bir şekilde dönüp duruyorlar etrafımda, bir kazanın dibi gibi karanlıklar. Gün ışığı ise siyaha tamamen zıt, doğumdan ölüme değin süren bir yanılsama. Sokak lambalarının yanmaya başladığı an içe çöken garip bir duygu gibi, tarifsiz çoğu zaman insanın düşündükleri.

Sonra ilerliyor insan kendi yolunda, kulağında hep başkalarının sözleri. Çok fazla konuşuyor herkes, uyaran sayısının fazlalığı zihnini buruşturuyor. Hiç sevmedi renkleri, hep daha azını istedi. Çoğaldıkça bölündü, arttıkça azaldı. 

Kulağında Thomas Bernhard'ın 1970 yazında bir banktan savurduğu sözler; gerçekliğe her zaman gözlerini kapadı. Dün bir düştü, bugüne dönüştü. Yıkandı, ellerini sabunladı, yemeğini yedi, uyudu bol bol.

Kapının önüne konan boş bir tabure gibi, üzerine oturulunca içe çöken bir sünger parçası, koltuğun bir kenarı. Üzerinde solgun gri bol bir ceket, ayağında kenarı delinmiş spor ayakkabıları. Bir fazlası olsun demeden, nereye gittiğini hiç bilmeden. Kimden korkar bu insan? Hep tedirgin, hep huzursuz.

Gün ortasında bir haber alırsın ve hayatının dağıldığını zannedersin. Birkaç ay geçer illa ki toparlanırsın. Gece gündüze döner, yağmur yerini güneşe bırakır. Kimi zaman da tam tersi olur, güneş yerini yağmura bırakır. Hayatın bir döngü olduğu aklına gelmez. Basit bir mantık kuramayacak kadar seversin hayatı. Neşe insanın gözlerini kör eder. 

Bir çiçek açmış pencerenin dibinde, çok sevdiğin yün kazağın sökülmüş bel yerinden. Caddenin kenarındaki fırında hiç elmalı kurabiye kalmamış, komşun bir gerideki sokağa taşınmış. Durakta sana masum gözlerle bakan kedinin bile başını sevmekle yetinirsin, kimsenin sevgisi kendisine yetmez.

12 Mayıs 2019 Pazar

Meziyet

Meziyet'in ayakkabıları paramparça, dörde bölünmüş olduğu yerde. Asfalt kaygan, saçları akmış uzamış yol boyunca. 

Bilir misin? Hani derler ya, evvel ahir zaman içinde diye. Annem her kuşluk vakti yatakları toplayıp yüklüğe koyduktan sonra saçlarımı tarardı. Sobanın sönmeye yüz tuttuğu, ortalığın henüz aydınlanmadığı zamanlar. Sonra kahvaltı hazırlardı, o temizliğe giderdi ben de okula. Hasırdan bir çantam vardı, içine sığdırdığım kitaplarımla yol boyu koşardım. Yanıma bir de yufka verirdi, öğle öğünü olsun diye. Dağ bayır yemyeşildi bizim oralar, bıldırcınlar uçuşurdu pencere kenarlarında. Ahmet öğretmen gülerek girerdi hep sınıfa, kara tahtanın önünde bize selam verirdi. Kimimizin yakalığı bile yoktu, Ahmet öğretmen dert etmezdi. Okula gelin o bize yeter derdi. Azla yetinmeyi bilirdi, hep azla yetindik. 

En dar zamanlarımda aklıma hep Ahmet öğretmen ile annem gelir. Bunca hayat yüküne, dünya ağrısına rağmen onların o gülen yüzleri hiç silinmez havsalamdan. Kuşlar uçar, su yürür de, Meziyet bir bunları unutmaz.

Meziyet'in etrafında kalabalık, şaşkın yüzler. Sivil polisler, beyaz kıyafetli sağlıkçılar. Gökyüzünde iki gülen yüz; biri annesi diğeri de Ahmet Öğretmen.

Bir Yaralı Kuştum

Hafta sonunu rutin işlerle geçirirken Gaye Su Akyol'dan bildirim geldi. Bir Yaralı Kuştum isimli şarkısına klip çekmiş. Pek de güzel olmuş, siyah beyaz. Kendime bir türk kahvesi yaptım, biraz daha izleyeyim. 

Yazacak pek bir şeyim yok bu aralar, bari şarkıyı not düşeyim dedim. Sağlıcakla.

Keder, feza üstüne 
Yayılır elem içimden gökyüzüne 
Onu benden çok sevmiş
Paramparça bir hikaye
...

3 Mayıs 2019 Cuma

Güzel Bir Haber

Bir aylık bekleyiş sona erdi, yeni okuldan güzel bir haber geldi. Bugün anlaşmamızı yaptık. Kısa bir zaman sonra çok güzel bir semtte, yeni bir hayata merhaba diyeceğiz annemle birlikte. 

Bugün görüşmeye giderken sahil boyunca otobüste sürekli düşündüm. Yıllar evvel okumaya geldiğim bu şehirde kalabilmek, bir yerlere gelebilmek için çok mücadele verdim. Çoğu zaman tek başımaydım, yaşadığımız onca olumsuzluğa ve üzüntüye rağmen hep çok çalışmam gerektiğini düşündüm. Hayatı anlamlı bulmasam da bir annem vardı, onun için daha fazla mücadele etmem gerekiyordu. 

Bir aksilik çıkmazsa önümüzdeki dönem bambaşka bir hayat bizi bekliyor olacak. Yeni okul, yeni insanlar, yeni ev, yeni semt, yeni eşyalar derken sanırım daha da toparlanacağım. Bu yıl benim için bir geçiş dönemiymiş, esasen hep öyle olduğunu hissediyordum lakin kaygılarım bir türlü beni bırakmıyordu. Bugün derin bir nefes aldım sahil kenarında, uzun uzun martılara ve boğazdan geçen gemilere baktım. 

Bana tekrar yol açtığın ve güzellikler sunduğun için teşekkür ederim. Bana ısrarla her seferinde güzel düşünmeyi ve pes etmemeyi öğretiyorsun. Var ol.