Kim Bilir'in ricası ve isteği üzerine böyle bir seriye başlıyorum. Ne olacak bu seride peki? Aslında uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapacağım, geçmişten bugüne kendimden, ailemden ve çevremden bahsedeceğim. Acı tatlı her şey, belki de hepsi bir rüya. Kısa bir uyku sonra uyanış, sabahın soğuğunda, akşam güneşinin sıcağında. O zaman başlayalım.
İstanbul doğumluyum. Ne yazık ki İstanbul'daki maceram 23 gün kadar sürmüş. Çünkü ben henüz 23 günlük iken annem ile babam ayrılmış. Başarısız, zoraki bir evlilik. Bir anne baskısı annemin üzerinde. Üniversiteye hazırlanan genç bir kızın kendinden 15 yaş büyük biri ile varsıl diye zorla evlendirilmesi. Bir senelik bir evlilik, her anı mutsuz. Sonuç ben, yine mutsuz. Doğum maceramı pek anlatmak istemiyorum, orası epey acı. Ölüm tehlikesi, annemle birlikte doğum sırasında babam tarafından sokağa atılmamız, falan filan. Neredeyse bir sokak çocuğu yani. Dram işte, herkesin bildiğinden, her gün üçüncü sayfalarda okunandan.
Sonra annemin memlekete dönüşü. O sırada annemin annesinin ve babasının ani ölümleri. Yapayalnız bir kadın, tek başına, kucağında bir oğlan çocuğu. Epey acı, henüz 20 yaşında. Ne olduğuna anlam veremiyor, hala çocuk üstelik o da. Bir mücadele başlatıyor. Baba hiç arayıp sormuyor, babanın kendisi yok, bir adı yok. Çocuk bir tek annesini biliyor, yıllar sonra baba diye biri ortaya çıkmaya karar verene kadar. Anne hırslı, güçlü. Çalışıyor, hiç evlenmiyor. Ömrünü oğluna adıyor. Anne çok fazla çalışıyor.
Çocukluğum iki ayrı şehirde geçti. Teyzemin apartmanında büyüdüm, annem yoğun çalışıyordu. Bana teyzem bakıyordu, her bakımdan annemden çok farklı bir kadındı. İyi niyetli değildi, parayı çok severdi. Kültürlü ve anlayışlı değildi, kocası ve çocukları da tıpkı kendisi gibiydi. Sözde kız kardeşine sahip çıkıyordu özde ise onu sömürmekle meşguldü. Okula ilk bu şehirde başladım. Annem muhteşem bir kadındı o zaman, çok bakımlıydı ve çok güzeldi. Beline kadar inen simsiyah düz saçları vardı. Kendi kıyafetlerini kendi dikerdi, takımları vardı etek ve ceket. Beni her hafta sonu şehir merkezine götürürdü, bir fotoğraf makinemiz vardı bilikte fotoğraf çekerdik. Annem izin günlerinde kurslara giderdi. Bilgisayar, daktilo, diksiyon gibi; çok okurdu, hep okurdu. Ben de onunla birlikte kursa gider bir köşede daktilo ile oynardım.
Hafta sonu sabahları çok erken bir saatte kalkar eşofman takımlarımızı giyer mahallede spora, koşuya çıkardık. Annemi koşuda hep yenerdim, sonra eve dönerdik. Teyzemin apartmanı bahçeliydi, yemyeşildi. Annem bahçeye masamızı kurardı, kahvaltı yapardık. Geceleri bir öykü okuyup uyuturdu beni. Sonra radyo tiyatrolarını çok severdi annem, mutfak masasında kandil ışığında radyo tiyatrosu dinlerdik birlikte. Ben bir sürü soru sorardım anneme, hiç bıkıp usanmadan cevap verirdi.
Herkes annemin güzelliğinin farkındaydı, sürekli haber gelirdi teyzeme evlenme teklifleri için. Annem hiçbirini kabul etmezdi, yolda dönüp sağa sola bile bakmazdı. Çok gururlu bir kadındı. Güzellik her zaman talih getirmiyormuş, ilk öğrendiğim şeylerden biri buydu hayata dair. Füruzan'ı bu kadar sevmemin ve onun öykülerinin içinde kaybolmamın nedeni de budur. Füruzan'ın öykülerinde hep yalnız başına mücadele veren gururlu, güzel bir kadın vardır. Bu kadının hep bir kız çocuğu vardır. Annemi hep o öyküdeki kadınlara benzetirim.
İki ablası var annemin, en küçükleri annem. Başka da kimsemiz yoktu, hala yok. Diğer teyzem başka bir şehirde evliydi, çocukları vardı. İkisi de hiç annem gibi değildi, annem çok merhametli, kendini yetiştirmiş bir kadındı. Hayata farklı bakardı, beni özgürlük ile büyüttü. Evimizde kimsenin dedikodusu yapılmazdı, asla para konuşulmazdı. Oysa teyzelerimin evlilikleri sorunluydu. Okumaya, öğrenmeye değer vermezdi büyüğü. Çocuklarının hiçbirini okutmadı. Diğerinin hayatı da pek parlak değildi.
Sonra teyzem ile aramız bozuldu, mal davası meseleleri. Annem ben üçüncü sınıftayken tüm eşyamızı topladı ve çocukluğumun geçtiği ilk şehre aniden veda ettik. İkinci şehrimiz ananem ile dedemin evinin bulunduğu yerdi yani annemin çocukluğunun geçtiği ev ve memleketimiz. Ben çok üzülmüştüm arkadaşlarımdan ve okulumdan ayrıldığım için. Başarılı bir çocuktum, sınavlarda dereceler alırdım. Annem çok mutlu olurdu, en büyük burukluğu akşamları beni okuldan alamamasıydı. Kimi zaman veli toplantılarım için izin alamazdı, bazen geceleri ağladığını duyardım. Yaşadıklarını hiç hak etmeyen bir kadındı.
Burada bir es vereyim. Devamı ikinci bölümde gelsin. Ben de sıcak, demli çayımı yudumlayıp dinleneyim. Arkası yarın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Gerçekten çok mutlu oldum. Bu seriyi hep sabırsızlıkla bekleyeceğim. Çok teşekkür ederim :)
Ne demek, rica ederim. Esasen bugün çok yorgundum, işlerim az evvel bitti. Okuldan geldiğimden beri çalışıyorum. Kırmak istemedim, güzel bir seri olsun diyeceğim lakin bizim hikayemiz pek güzel değil, içinde bol bol umut ve mutluluk yok. Yine de dinlemek istersen, burada olmaya ve yazmaya devam edeceğim. Sağlıcakla :)
"Pek güzel değil" Lafını unutma :) Eminim bu hikâyeden hayata karşı dimdik durmuş, erdemli, bütün koşullara rağmen başarılar sergilemiş (ki günümüz şartlarında onca destekçisi, aileden ciddi maddi gücü olan insanlar bile vasıfsız hayatlar yaşıyorlar) iki mükemmel birey çıkacak.
Zor bir yaşam olsa da anlatımınızı okumak isterim bende.
Senin için çok zor olmuyordur umarım duygusal olarak bunları tekrar yaşamak,yazmak..senelerdir okuduğum için seni az çok hikayeni biliyorum ama devam edersen beni de çok mutlu eder bu seri sevgili Beyaz. güzel anneciğine de kocaman sarılmak isterdim “tüm bunlara değdi harika bir evlat yetiştirdin” demek isterdim.. beraberliğiniz hiç bozulmasın, çok uzun seneler birbirinizi aydınlatmaya devam edin en büyük temennim
Kim Bilir, Gülşah Şahin, Dr. eamer ;)
Hafızamı tekrar canlandırmış oluyorum sanırım. Kimi zaman parçaları birleştirmek oluyor benim için bu durum. Öyle de olacak, bir seri, bir yazı en nihayetinde. Yaşananlar bir yerlerde saklı, hatırlayıp yerlerine geri koyacağım :)
Yorum Gönder