Annemin ölümcül rahatsızlığını atlatalı bir yıl sekiz ay olmak üzere. Ne çok vakit geçmiş üzerinden. Canımızın yanışı, hayata tutunma çabalarımız, yoğun bakım günleri, yeni doğmuş bir bebek olan annemin yeniden yetişkinliğe geçişi ve terk edilişlerimiz...
Hastalığı epey atlattık. Annem çok daha iyi durumda, eski hayatına hemen hemen geri döndü. Elbette benim desteğim ile hayata tutunabiliyor. Ama bir süre sonra tamamen bağımsız olacak.
Her gün işten eve gelişlerimde onu yanımda bulabilmek bana huzur veriyor. Akşamları az şekerli türk kahvesi fasıllarımız, kitap okuma saatlerimiz, balkona dizdiğimiz çiçekler ve arasında ettiğimiz sohbetler, geceleri radyodan dinlediğimiz ajans haberleri, türk sanat müziği dinletileri ve potporiler... Hepsi hayatımıza huzur ve mutluluk katıyor.
Geçtiğimiz günlerde Kadıköy Haldun Taner sahnesindeki bir tiyatroya götürdüm annemi. Türkiye Kayası: Bir Göç Hikayesi adlı oyuna. Oyun özeldi. Annem için ise çok daha özeldi. Çünkü hayatında ikinci kez tiyatroya gidiyordu. Kadıköy'ü görmek çok mutlu etti onu. En son 21 yaşında İstanbul'a evlenip, 22 yaşında kucağında yirmi üç günlük olan ben ile babamdan ayrılıp, şehri terk ettiğinde görmüş Kadıköy'ü. Yani tam 24 yıldır görmemişti. Ona rıhtımda bir kahve ısmarladım. Sohbetler ettik yine. Gözlerindeki parıltıyı anlatmam mümkün değil.
Kimsenin ailesine, sevdiklerine zeval gelmesin. Sağlıcakla.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Bir şarkıda da dediği gibi Mazi kalbimde yaradır :)
ama bu sefer sanırım güzel bir anı olarak :)
Bu saatte nereden geldiyse ;)
Mazi kalbimde bir yaradır çok sevdiğim bir şarkı. Hatta bazen evde açıp tango denemeleri bile yapıyorum :) Bu seferki hakikaten güzel bir anı :)
Ben de geçen hafta rıhtımda anneme bir çay söyledim bir de çicekcilerden ufak bir buket,gözlerindeki o parıltı bir ömre bedel öyle değil mi?
Dr. eamer ;)
Ne de güzel yapmışsın, kesinlik paha biçilemez bir durum bu. Her şeye bedel :))
Yorum Gönder