Benim de bir hikayem olsun istiyorum…Zor bir yokuşu tırmanırken hayallerimin kolumdan tutup çektiği yere sürüklenmek istiyorum.Özgürlüğümün kısıtlanmasına razıyım,yeter ki mutlu olayım…
Bir savaş alanı gibi beynim,allak bullak.Yanlış yapılan sorular cabası sıkıntı bir türlü geçmiyor.Ben sınava çalışmak yerine sadece kitap okusam…Sunay Akın’ın da tasarladığı gibi bir sistem içinde okuyup meslek sahibi olsam.Hayat sınavlarla doluymuş meğer.Şu çakıl taşları ve rahatı kaçan ağaçların arasında bir koy bulsam kendime.Düşlüyorum kimi zaman,İstanbul’da okusam,adımımı atsam bu kalabalık şehre.Yok,taşı toprağı altın diye değil,ne bileyim farklı bir zaman diliminin içinde kaybolurum belki,Pan’ın Labirenti’ndeki gibi sürükler beni hayat,farklı seçenekler sunar belki.Bir hikaye yazıyordum en son yarım kaldı,”Beni Duy Eleni”.Mekan İstanbul…
Düşlediğim şeyler,Yeditepe İstanbul’dan hatıra anılarımda.Kaybolmuş mahallelerde sesten uzak o sokakların kokusunu alabilmek derdi.Yedi Numara’nın çekildiği yerlerde soluk alıp,Adviye Hulusi’nin kokusunu solumak…Belki de fazla hayalciyim bu konuda…
Bir yandan da Ege’ye gitmek var hayalimde.Öyle yurtdışı falan istemiyorum ben,kariyer meraklısı,para düşkünü bir gelecek beni benden asla alamaz.Ege’nin saklı koylarından bir tanesine bakıp,gündüzün ferahlığını izlemek,minik hayatlar yaşamak…Belki de fazla dizi izliyorumdur,görmediğim yerler hakkında bu kadar uçurum konuşmak deliliğimin bir belgesidir belki.Evet,aynen b yazı okutulsun ileride delirirsem torunlarıma…