Tam bir ay olmuş yazmayalı. Hemen hemen hiç keyfim yok. Annemle birlikte bir süredir ev bakıyoruz, yeniden taşınacağız. Üstümde oturanların sesleri artık çekilir gibi değil. Bütün enerjim bitti, hiçbir şeye konsantre olamıyorum. Şu an hala evden çalıştığım için tahammülüm iyice azaldı. Sözde yeni bir site ama kullanılan malzemeler beş para etmez. Yukarıda oturan çiftin ne konuştuklarını, terlik seslerini, televizyonda ne izlediklerini, ışıkları açma kapama seslerini, her şeyi ama her şeyi duyuyorum. Sabaha kadar uyumuyorlar, sürekli topuklu terlikleri ile dolaşıyor. Çıktım uyardım yok, site yönetimine söyledim yok, ev sahibine haber verdim yok, artık başa çıkamıyorum. Psikolojim daha fazla bozulmadan başka bir eve taşınmaya karar verdik. Uyuyamıyorum, koşuyu ve sporu bıraktım, okumayı ve izlemeyi bıraktım, gerçekten çok bitkin bir haldeyim. Kaba saba, eğitimsiz insanlarla uğraşıp duruyorum. Ben aşağıdan bağırdıkçı yere inadına bir şeyler atıp eşya çekiştiriyorlar. Şu aralar hayatım gerçekten kabus gibi.
Gündüz derslerimi yapıyorum, bitiminde hemen daire aramaya çıkıyoruz. Yoruldum da artık, hiç kolay işler değil. Oturduğum semt Anadolu yakasında ve pek de sevdiğim bir yer değil. Okulum Avrupa yakasında olduğu için normalde çok uzun bir mesafe gidip geliyordum her gün servisle. Okulun olduğu muhitte bir daire buldum, bu hafta oraya bakmaya gideceğim. İlk önce sesi test edeceğim, bakalım neler olacak.
Hayatımda ilk kez böyle bir sorun yaşıyorum, resmen iki tane kör cahil insan yüzünden tüm huzurum bozuldu, düzenimi değiştirmek zorunda kaldım. Normalde okulların kapanmasını beklerdim, işler çok yoğun iken hareket edemezdim ama artık dayanacak gücüm kalmadı gerçekten. Sabahtan başlayıp ertesi sabaha kadar devam eden bir ses. İnanılır gibi değil. Kendi aralarında insan gibi bir konuşmaları yok, kadın sabahlara kadar saçma sapan bağırıp çağırıp üzerimizde tepiniyor. İstanbul, gerçekten yaşanacak bir yer olmaktan çıktı. Bu şehirden iyice kopmaya başladım, gitmek öyle çok gitmek istiyorum ki anlatamam.
Ben müstakil, dubleks ve bahçe içinde bir evde büyüdüm. Bizim hiç böyle sorunlarımız olmadı. Ama bu şehirde çok katlı apartmanların, sitelerin içine tıkılmış durumdayız. Kendimi gerçekten çok sıkışmış hissediyorum, bunca betonun, sesin ve gürültünün içinde yaşamak istemiyorum. Mizacıma hiç uygun değil, lakin mecbur kalıyorum. Çalışmak, geçinmek, çalışmak, geçinmek bundan başka bir döngü yok hayatımızda. Biraz olsun özgür hissetmek, kimselere bel bağlamamak istiyorum.
Bu süreçte her şeyi bırakıp gitmeyi düşündüm, son bir aydır aklımdaki tek şey bu. O sınıra ulaşmama çok az kaldı gibi hissediyorum. Bir gün gideceğim buradan, çok geç olmadan ve seni hiç özlemeyeceğim İstanbul. Burada bana yaşattığın tatsız anıların hiçbirini hatırlamayacağım, her şey iyi gidiyormuş gibi kandırmaya çalışsan da beni, bir gün senden tamamen kurtulacağım. Ve hiç ardıma bakmayacağım.